Pandemi döneminin başladığı 10 Mart’tan bu yana Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde aktif çalışan 1.030 fabrika, burada çalışan 200 bine yakın kişi bulunduğunu düşünürsek, aileleriyle birlikte 1 Milyon nüfusun geçim kaynağı organizeden geçiyor. Korona sürecinde her ilin farklı farlı durumları var. Kimi şehirde umreciler kaynaklı, kimi yerde yurtdışından gelenler korona virüsün yayılmasında etkili olurken, Gaziantep’te de sanayi kaynaklı korona vakaları oldu. Vakalar olunca; herkes sanayicilere ve işadamlarına saldırır oldu. İnsan sağlığını hiçe sayarak, çalışmaya devam ediyorlar v.s. vs. Neticede 200 bin kişilik çalışan olunca Gaziantep Organize Sanayi’de koronavirüs vakalarının olmaması imkansız. Pandemi döneminde çalışan fabrika sayısı ise en fazla 50’dir. Ve bu sektörlerde gıda, ambalajın yanı sıra bu süreçte büyük önem arz eden maske ile önlük kumaşı üreten fabrikalar çalıştılar. Bunların sayısını da yazdım. Şimdi, Gaziantep Organize Sanayi bölgesindeki fabrikalarda çıkan koronavirüs hasta sayısı olsa olsa 200’ü geçmez. Bu tabloya göre; 200 bin kişide 200 kişinin hesabını yaptığımızda “Binde bire” ulaşmıyor. Yani bu kadar sayının Türkiye geneline vurduğumuzda da sanayi bölgelerinde bir ağırlığı yoktur. Ancak son günlerde Gaziantep Organize Sanayi’de koronavirüs algıları yapılarak üretim bazı kendini bilmez dedikoducular tarafından baltalanıyor. Aynı 12 Eylül gibi herkes birbirini şikayet ediyor. Tek kelime ile bunun adına kıskançlık diyorum. Kimin eline ne geçiyor bir fabrikada sosyal medyada şu kadar koronavirüslü var diye yazıyorlar. Tamam yazsınlar da sayın Gaziantep Valisi Davut Gül başta, Twitter’da “Ne vaka, ne ölüm, ne yoğun bakım, ne de entübe sayılarının yazılmasını” istemediğini ve bunu yapanlara da Gaziantep Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağını açıklamıştı. Biz gazeteciler bile sayın Vali Davut Gül’ün bu çağrısına uyuyoruz. Yazık değil mi? Fabrikalarla ilgili koronavirüs var deyip, üretimi baltalamamız doğru mu? Bunu doğru bulmadığımı söyleyeyim. Hatırlayacağınız gibi Merinos işçilerine ücretli izin verirken, korona olup gelirseniz cezai işlem yapacağım dedi diye yine eleştirildi. Yani birazda empati yapıp, kendimizi sanayicinin yerine koyalım. Onlar ne yapsın. Kim ister böyle bir durumu, böyle risk altında çalışmayı. O zaman işadamları da çıkıp, bu şehirde korona virüslü çok insan var deyip, yatırımını başka yere yapsın. O zamanda işsizlikten, ekonominin kötülüğünden feryat figan eder hale geliriz. İnsan sağlığı önemli ama sağduyu ile şehrimizin de, sanayimizin de kıymetini bilelim. Nitekim buna benzer şeylerde konuşuluyor. Mesela fabrika sahiplerinden biri Sayın Vali Gül’ü telefonla arayıp, üretimi durduracağını söylüyor. Hatta daha ileri giderek, kendisinin Kocaeli ve Manisa’da yatırım için çağrıda bulunduklarını da anlatıyor. Yazık değil mi Gaziantep’e. O fabrikalarda yüzlerce insan çalışıyor. Geçmişte aynı hataları yaptık, Sanko fabrikalarının birini Adıyaman’a, diğerini Bursa’ya ve başka illere gitti. Kim kazandı? O iller kazandı. Kaybeden kim? Gaziantep’teki hem işçi, hem de Gaziantep aşkıyla yanıp, sönen sanayici. İnsanlar doğdukları yere, hizmet etmek isterler. Bunu niye anlattım? Sayın Valim, kendini arayan sanayiciye “Üretimi sürdür, Ben sizin Gaziantep’ten gitmenize de istemiyorum. Bunu sosyal medyadan yapanlarla ilgili de gerekli yasal işlemleri yapacağım” diyerek, destek verdi. Böylece, Gaziantep’te üretimi durdurmak isteyen fabrikada üretime Vali Gül’ün desteğiyle devam ediyor. Yazık oluyor. Organize Sanayi demek üretim demek, istihdam demek, ihracat demek ve tek kelime ile Gaziantep’in dünyada adını duyuran şehir demek. Siz yolunuza devam edin. Gaziantep’i seven yiğit bir valimiz var.
ALGI OPERASYONU ORGANİZE SANAYİYİ BATIRIR!
ALGI OPERASYONU ORGANİZE SANAYİYİ BATIRIR!