Sade Bir Hayat

Sade Bir Hayat

Önce Pareto İlkesinden (80/20 İlkesi) bahsedelim.

– Dünyadaki enerji kaynaklarının yüzde 80’i, nüfusun yüzde 20’si tarafından tüketiliyor.

– Telefon rehberimizdeki numaraların yüzde 20’siyle, konuşmalarımızın yüzde 80’ini gerçekleştiriyoruz.

– Dünyadaki çocukların yüzde 20’si, sağlanan eğitim olanaklarının yüzde 80’inden faydalanıyor.

– Türkiye’dekiyayınların%80’i,üniversitelerin %20’sitarafındanyapılıyor.

– Evinizdeki eskiyen halılarınızın yüzde 80’ini, tüm halılarınızın yüzde 20’si oluşturuyor.

– Elbiselerimizin yüzde 20’sini, zamanın yüzde 80’inde giyiyoruz.

Yani kısaca sonuçların %80’i, nedenlerin %20’sinden kaynaklanıyor.

Pareto İlkesinden (80/20 İlkesi). Buna göre hayatımızdaki her şey, önemsiz çoğunluk (yüzde seksen) ile önemli azınlıktan (yüzde yirmi) oluşur.

Uygulamada evdeki fazlalıkları halletmek için:

1. Her şey ortaya

2. Sorgula

3. At, ayır, gönder

4. Azalt

Birçok evde hiç kullanılmamasına rağmen orta sehpalardan vazgeçilemiyor. Onlar da gönderilecekler sınıfına dahil edilebilir.

Kitaplar konusuna da ayrıca değinmek istiyorum. Çünkü bana bu konuda çok soru geliyor. Kendi kütüphanemi sorguladığımda kitaplarım bana göre fazla eşya kategorisine girmiyor. Salonumda vitrin, konsol, orta sehpa yok. Ama kitaplık var. Bu benim kişisel tercihim.

Oyun için gerekli boş alan, oyuncaktan çok daha önemlidir çocuklar için.

Meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemeyi ve çocuklara yedirmeyi tercih ediyorum.

Küçücük bir kibriti söndürmezsen tüm orman yanar.

Kendini şımartacak deneyimlere yer aç hayatında.

Müze ziyaretleri yap,

Sanat galerileri gez,

Bir filme git,

Lunaparkta eğlen,

Güzel bir kafede kahve iç,

İyi bir yemek ye,

İstersen yoga sınıfına kaydol,

Masaja git,

Sevdiğin sanatçıyı canlı izle,

Konserleri kaçırma…

Unutma ki mutlu olmak için daha fazlasına sahip olmaya değil, öncelikle sahip olduklarımızın kıymetini bilmeye ihtiyacımız var.

Hiçbirimiz sahip olduklarımızdan ibaret değiliz. Onca eşyamızın olması, bizi daha zeki, güzel, alımlı, akıllı yapmaz; sadece hayatımızı karmaşıklaştırır. (Selen Baranoğlu’nun Elma Yayınevi tarafından yayınlanan Bana Bi Sade isimli kitabından yararlanılmıştır.)

Evet, insanlığın yaşamak damarı ve hayat muhafaza cihazı, bu asırda israflarla ve iktisatsızlık ve kanaatsizlik ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakirlik ve yoksulluk, geçim artmasıyla o derece o damar yaralanmıştır. Ve hayat şartlarının ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş ve devamlı surette sapkınlık ehli, ilgiyi şu hayata çeke çeke o derece ilgiyi kendine çekmiş ki, pek az bir hayati ihtiyacı büyük bir dini meseleye tercih ettiriyor.

Konumuzla ilgili olarak anlatılanları toparlarsak; helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.

Allah’ın emrettiği farz ibadetler ise hafiftir, azdır. Allah'a kul ve asker olmak öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise, yalnız bir asker gibi, Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli.

"Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini almak zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmin" demeli ve Allah’a yalvarmalı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri