İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ne güzel söylemiş:
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Ülkemiz tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Mehmetçiklerimiz, vatan topraklarının bütünlüğü, milletimizin huzur ve güveni için Suriye'de savaşıyor. Büyük başarılar kazanıyoruz. Şehitler veriyoruz.
Suriye'de olmak zorundayız. Sahada olmazsak, masada hiç olamayız. Bir de bakarız ki, masa kurulmuş, dört bir yanımız ateş çemberi olmuş. Türkiye'yi her taraftan çökertecek hain planlar devreye girmiştir.
Böyle bir tablo ile karşılaşmayı hiçbir Türk vatandaşının isteyeceğini sanmam. Bunun için Türkiye'nin güvenliği Suriye'den başlıyor. Suriye huzura kavuşmadan bizlerin evinde rahat uyuma şansı yok. Bizler Gaziantep olarak daha önce bunu yaşadık. Her gün bir bomba sesi ile uyanma nedir, en iyi Gaziantepliler bilir. Durum böyle iken, her fırsatta, "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?" diye sorulmasını anlamak mümkün değildir.
Mehmetçiğimiz Suriye'de canı pahasına ilerlerken, bizlere düşen de moral vermek, destek olmaktır. Mehmetçiğin mücadelesini zaafiyete uğratacak, moral bozukluğu yaşatacak her türlü söz ve eylemden uzak durmalı ve kahraman askerlerimiz için dua etmeliyiz. Bu açıdan önceki gün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde düzenlenen ve 30 yakın meslek örgütü, sendika ve konfederasyon ve sivil toplum örgütünün yaptığı ortak açıklamayı çok anlamlı buluyorum.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından okunan bildirideki şu ifadeler, her vatandaşın ortak düşüncesi, yaşam felsefesi olmalıdır:
"Şunu da herkes bilsin ki, biz, her türlü zorluğu aşmasını bilen bir milletiz. Mevzubahis vatan olunca, tüm siyasi ve fikri ayrılıkları bir tarafa bırakırız. İşte şimdi de birlik ve beraberlik içinde hareket ediyor, sabır ve dayanışma gösteriyoruz. Ülkemizin menfaatlerini her şeyin üstünde tutuyoruz. Bugün her zamankinden daha güçlü bir şekilde biriz, bütünüz ve birlikteyiz. Türkiye'nin tüm kesimlerini temsil eden Mesleki ve Sivil Toplum Örgütleri olarak, bayrağımızın altında kenetlendik. Katil rejime karşı kararlı şekilde mücadele eden devletimizin ve kahraman ordumuzun yanındayız. Barış ve huzurun tesisi için alınacak her kararın ve atılacak her adımın arkasındayız. Cenabı Hak ülkemizi korusun, milletimizin birliğini ve dirliğini muhafaza etsin, ordumuzu muzaffer kılsın."
Bizler birlik ve beraberliğimizi korudukça, bu millete tefrikanın, ayrılığın girmesi mümkün değildir. Tıpkı İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi yüreklerimiz toplu vurdukça, hiçbir tank, top, tüfek, füze bizleri sindiremez.
SAVUNMA SANAYİSİNİ DAHA DA GÜÇLENDİRMELİYİZ
Böyle bir ortamda kenetleneceğiz ama ihmal etmememiz gereken bir konu daha var. O da, ekonomisiyle ve savunma sanayisi ile güçlü bir ülke. Artık klasik savaşlar geride kalıyor. Siber savaşlardan, biyolojik silahlardan, insansız hava araçlarından bahsediliyor. Teknolojik gelişmelerin ilk uygulandığı alanlardan biri de savunma yani silah sanayisidir. Biz ülke olarak teknolojiye yatırım yapmalı ve savunma sanayimizi dışa bağımlı olmaktan kurtarmalıyız. Bugün İHA ve SİHA'larımız olmasa, biz Suriye'de bu kadar rahat olamazdık. Belki de daha fazla bedel öder, daha büyük kayıplar verirdik. Onun için güçlü bir savunma sanayine çok ihtiyacımız var. Gaziantep bu konuda istekli. Gerekli altyapı var. Sanayi kültürü, üretim kültürü mevcut. Bu konuda Gaziantep'e fırsat verilmeli, öncü olunmalı. Gaziantepli girişimciler devamını getirecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle vatan için seve seve canlarını veren kahraman askerlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anarım.
Mutlu haftalar dileğiyle.