Erişmek için çabalayıp durduğumuz, eriştiğimizde de kaybetmemek için üzerine titrediğimiz şeyler vardır. Servet, şöhret, makam gibi nice şeyler var.
Sağlıklı olmadıktan sonra hiçbirinin bir değerinin ve anlamının olmayacağını koronavirüs gibi hastalıklar anlatmaktadır.
Bu gerçek hem bizim için, hem de sevdiklerimiz için de geçerlidir.
**
Koronavirüsün kendisi, kendi başına üreyemeyecek kadar aciz, gözle görülmeyen zayıf bir mikroptur.
İnsanların da tüm bilimsel ve teknolojik imkanlarına rağmen bu aciz ve zayıf yaratıklar karşısında bile bozgunu yaşayacak kadar aciz olduğunu öğretir.
**
Allah’ın “görünmez ordularından” biri olan küçücük bir virüs sebebiyle sadece insan bedeni etkilenmiyor.
İnsanların kurduğu sosyal, siyasal ve ekonomik tüm sistemlerin nasıl da korumasız ve tehdit ve tehlikelere açık olduğu ve kolayca alt-üst olabileceğini öğretir.
**
İnsanlığın dünya hayatında en geniş merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir sığınak ise, aile hayatı olduğu bilinmektedir. Ve herkesin evi, küçük bir dünyasıdır.
Ve o ev ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise; samimî ve ciddî ve vefalı olarak hürmettir. Ve hakiki ve şefkatli ve fedakârca merhamet ile olabilir.
Dolayısı ile insanların bir evi, bir yuvası, bir ailesi olduğunu, asıl saadetinin de orada olduğunu öğretir. “Evde hayat var” sözünün içi tam doldurulmuş olur.
Her şeyin kaderle takdir edildiğini, kısmetimize razı olmanın dünya ve ahirette bizim lehimize olacağını öğretir.
**
Elimizde olanlardan sorumlu olduğumuzu, bunu yaptıktan sonra olacakların hepsini kontrol edemeyeceğimiz bunun için de dua ve tevekküle edilmesi gerektiğini öğretir.
**
Her şey elimizde ve kontrolümüzdeymiş yanılgını terk etmemiz gerektiğini öğretir.