Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!
Felsefe talebesiyle medeniyet öğrencileri, Müslümanları yabancı âdetlerine tabi olmaya ve İslâm’a sembol olmuş iş ve ibadetleri terk etmeye davet ediyorlar. Bu durumda Kur'ân Talebeleri böylece savunmada bulunurlar:
Derler ki: "Eğer dünyadan sona ermeyi ve ölümü ve insandan acizlik ve fakirliği kaldırmaya gücünüz varsa, pekâlâ, dini de terk ediniz, İslâm’a sembol olmuş iş ve ibadetleri de kaldırınız. Aksi halde dilinizi kesin, konuşmayınız.
Bakınız arkamızda pençelerini açmış hücuma hazır ecel (ölüm) arslanı tehdit ediyor. Eğer iman kulağıyla Kur'ân'ın sesini dinleyecek olursan, o ecel arslanı bir Burak (Cennete ait bir binek) olur. Bizleri Allah’ın rahmetine ulaştıracaktır. Aksi halde o ecel, yırtıcı bir hayvan gibi bizleri parçalar. Bâtıl (hurafe, hakikatsiz) inanışınız gibi, sonsuz bir ayrılıkla dağıtacaktır.
Ve keza (bunun gibi), önümüzde idam sehpaları kurulmuştur. Eğer iman, iyi ve kesin olarak bilmekle Kur'ân'ın doğru yolu göstermesini dinlersen, o sehpa ağaçlarından, Nuh’un gemisi gibi kurtuluş sahiline, yani ahret alemine ulaştırıcı bir gemi yapılacaktır.
Ve keza, sağ yanımızda fakr (muhtaçlık) yarası, solda da acz (güçsüzlük), zayıflık yarası vardır.
Eğer Kur'ân'ın ilâçlarıyla tedavi edersen, fakrımız Allah’ın rahmetinin ziyafetine şevk (arzu) ve iştiyaka (isteğe) değişecektir. Acz ve zayıflığımız da Kadîr-i Mutlak Olan Allah’ın izzet sahibi Allah’ın kapısına sığınma için bir davet belgesi gibi olur.
Bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed (sonsuzluk) memleketine gitmek üzereyiz.
O yollarda karanlığı dağıtacak bir nur ve bir erzak lâzımdır.
Güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok.
Ancak Kur'ân'ın güneşinden, Rahmân olan Allah’ın hazinesinden elde edilebilir. Eğer bizleri bu seferden geri bırakacak bir çareniz varsa, pekâlâ sizi dinleyelim. Aksi halde susunuz. Kur'ân-ı dinleyelim, bakalım ne emrediyor:
"Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah'ın azâbını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin." Lokman Sûresi, 31:33.
Hülâsa: Ayık olan felsefe talebesine uymaz. Ancak siyaset şarabıyla veya şöhret hırsıyla veya insanın kendi cinsinden olana acımasıyla veya felsefenin sapıklığıyla veya medeniyetin sefahetiyle sarhoş olanlar senin metod ve mesleğine bağlı olurlar. Fakat insanın başına indirilen darbeler ve yüzüne vurulan tokatlar, onun sarhoşluğunu gidermeyle ayıltacaktır.
Ve keza, insan hayvan gibi yalnız şimdiki zamanla bağımlı ve meşgul değildir. Geleceğin korkusu ve geçmişin hüzün ve kederiyle şimdiki zaman elemlerinin tesiri altındadır. Fakat kendisini günahkar, hak yoldan sapan, ahmaklardan saymayan adam, Kur'ân'ın şu müjdesini dinlesin:
"Bilin ki, Allah'ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.
"Onlar îmân eden ve Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınan takva ehlidir.
"Dünya hayatında da, ahrette de onlar için müjde vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik olmaz. En büyük ödül işte budur." Yûnus Sûresi, 10:62-64.
"Yemin olsun incire ve zeytine. Ve Sînâ Dağına." Tîn Sûresi, 95:1-2. Surenin sonuna kadar.