Aşağıdaki soru bizim zihnimize geldiği gibi bazen de değişik yerlerde dillendirilmektedir. Cenâb-ı Hak musibetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Hususan masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi? Cevabı zor ve içinden çıkılması müşkül bir sorudur. Ancak Kur’anın nuru ile, Kur’anın dürbünü ile sorunun cevabı anlaşılır hale gelir. Çünkü Kur’an tefsirleri örneklerle bu konuyu anlamamızı kolaylaştırır.
Cevap: Asla! Mülk Onundur; mülkünde istediği gibi tasarruf eder.
Hem acaba, sanatkâr bir zât, bir ücret mukabilinde seni bir model yapıp, gayet sanatkâra yakışır bir şekilde yaptığı süslü bir elbiseyi sana giydiriyor. Hünerini, maharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor, seni oturtuyor, kaldırıyor.
Sen ona diyebilir misin ki, "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen akılsızlık edersin.
Aynen öyle de, Sâni-i Zülcelâl göz, kulak, dil gibi duygularla süslü, gayet sanatkâra yakışır bir şekilde bir vücudu sana giydirmiş. Çeşit çeşit isimlerinin nakışlarını göstermek için seni hasta eder, müptelâ eder, aç eder, tok eder, susuz eder, bu gibi hallerde yuvarlatır. Hayatın esasını kuvvetleştirmek ve isimlerinin cilvelerini göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor.
Sen eğer desen, "Beni niçin bu musibetlere müptelâ ediyorsun?" Temsilde, örnekte işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak.
Zaten sükûn ve sessizlik, hareketsizlik, monotonluk, durma, bir nevi yokluktur, zarardır. Hareket ve değişiklik vücuttur, hayırdır. Hayat, hareketlerle mükemmelliğini bulur, belalar, musibetler, sıkıntılar vasıtasıyla ilerler.
Hayat, isimlerin cilvesi ile çeşitli hareketlere mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, gelişir, genişlenir. Kendi kaderini yazmasına hareketli bir kalem olur, vazifesini yerine getirir. Ahirette verilecek ücrete hak kazanır. (12. Mektub) Çünkü bu dünya tecrübe ve imtihan yeridir. “Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah’ın gazabından fazla gazap (hiddet) edilmez.”
Ayrıca yukarıda geçtiği gibi mülk tamamen Onundur, Allah’ındır. Sen, hem Onun mülküsün, hem kulusun, hem mülkünde çalışıyorsun. Şu kelime, şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor:
Ey insan! Sen kendini, kendine malik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp gerekli olan şeyleri yerine getiremezsin. Öyleyse, beyhude ıztıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik hem Kadîrdir, hem Rahîmdir. Kudretine dayan; rahmetini itham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, rahat ve huzuru bul. O hem hakîmdir, hem Rahîmdir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir.
Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı Hazretleri gibi "Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler" de, rahat et.