Uzun süreden beri yazı yazmıyordum. Ancak ve lakin çok sevdiğim, çok takdir ettiğim ve bende emeği olan Esat Kaya Turgay başkanıma son görev yapmak için yazmak zorunda kaldım. Yoksa yazı yazmak artık bizde her geçen gün özünü ve önemini kaybediyor. Esat başkanımı biliyorsunuz Gaziantep'in Tabakhane semtinde yani bizim mahallenin insanı. Babam ve amcam Esat başkanımı kendi mahalleli olmasından dolayı çok iyi tanırdı. Esat Başkanım 1934 doğumlu olup 1958 yılında İstanbul Teknik Üniversitesini bitirerek İnşaat Mühendisi olarak hayata atıldı. Babası CHP'li olduğu için ve bu partiye kendisi de aynı şekilde ilgi duydu. Bir süre CHP Gaziantep merkez ilçe başkanlığı da yaptı. 1973 yılında Ecevit'in Karaoğlan rüzgarının estiği dönemde % 55 oy alarak Gaziantep Belediye Başkanı seçildi. Hatta Tabakhane'de Esat başkanla ilgili bir de Efsane dolaşıp dururdu. Tabi o zaman bende 1977 yılında Gazetecilik yapıyordum. Yine mahallemizde tanıdığımız yılların Gazetecisi Merhum Nuri Sabırsız abimizde vardı. O gün Merhum Sabırsız'da kendisi de Adalet Partiliydi. Menderes'i de çok severdi. Neyse o gün Adalet Partisi, MHP ve MSP'nin Milliyetçi cephe olarak ortak adayı olan Güneydoğu Tarım Satışlar Kooperatifleri Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulunan aslen Giresun'lu olan Feridun Demsoy adaydı. Giresun'lu olmasına rağmen çok sevilen de bir insandı. Tabakhane'de bir miting düzenlemişti. Feridun Demsoy'un mitingini izlemeye giderken Adalet Partili olan Nuri abimiz "Kahvede kağıt oyunu oynayanlara; Siz Adalet Partilisiniz. Feridun genel müdürümde bu partinin adayı. Neden katılmıyorsunuz?" deyince, kahvede oturan Tabakhaneliler "Sayın Sabırsız, biz de senin gibi Adalet Partiliyiz ama Gaziantepliyiz. Esat beyin babası yanımızda oturuyor. Feridun beyin babasını hiç tanımıyoruz. Bizim bir derdimiz olduğunda Esat beyin babasına her türlü sorunlarımızı söyleriz. Eğer yapmazsa da kendisine hakaret eder, bir daha da masamıza koymayız. Feridun beyin babasını nereden bulacağız?" diye cevap verdiler. Bunun üzerine sayın Sabırsız "Haklısınız. Doğru söze ne denir. Ben Gazeteci olduğum için gidiyorum. Gaziantepli olarak gitmiyorum." şeklinde konuşarak Tabakhane'de kahvede oturanlara aynı görüşü içinde olduğunu söylemiş oldu. Neden anlattım. Artık Gaziantep eski Gaziantep değil. Herşey çok değişiyor. Herkes birbirini tanırdı, kimse bir birini tanımıyor. Düğünlerde ve cenazelerde bir araya geliniyor. Gelenlerin sayısı da zaten "Bir elin beş parmağını" geçmiyor. Sayın Esat başkanımı ben 1978 yılında Ağustos'unda amcam Merhum Fevzi Dölek'de belediye meclis üyesiydi. Adalet Partili Abdülkadir Batur'un başkan olduğu dönemde de yine belediye meclis üyesiydi. Babam da Esat beyle yakın dosttu. Esat beyin CHP ilçe başkanı olduğu dönemde babamda ilçe yönetim kurulu üyesiydi. Yani birlikte çalışıyorlardı. Babam ve amcamla birlikte Esat başkanın yanına gittik. Aynı gün beni o dönem özel kalemde müdürlük yapan Merhum Muzaffer abinin yanında göreve başlattılar. Bir sürede basın bürosunda çalıştım. Her zaman zaten özel kalemle basın büroları iç içedir. Başkanların arka bahçesidir. Daha sonra da ben belediyeden ayrılarak Halil Zor beyin sahibi olduğu Özgür Gaziantep Gazetesi'nde çalıştım. 12 Eylül Kenan Evren faşist ve acımasız dönemde gözaltına alınıp ve o dönemin acımasız ismi olan Şehabettin Balkan paşanın hışmına ve işkencelerine ağır bir şekilde uğradım. Sayın Zor ağabeyle birlikte 5. Zırhlı Tugay'ın Merkez Komutanlığı olan Ordu Caddesi'ndeki Cezaevinde o dönemin cezaevi komutanı olan Aykut Binbaşı'nın binbir hakaretleriyle yattık. Aynı dönemde benimde belediye başkanlığımı yapmış olan Esat Kaya Turgay başkanımın yan koğuşumuzda kalıyordu. Biliyorsunuz cezaevinde yaşamak bence daha kolay. Askeri bir cuntasının altında gözaltına alınmak ve cezaevinde yatmak ayrı bir sorundu. Öğlen ve sabah tuvalete gitmek yasaktı. Akşamları ele geçirilen konserve kutusunda küçük tuvalet yapılır, sabah dökülürdü. Bizler alışık olduğumuz için bunları kendimize normal olarak karşılarken 7 yıl Gaziantep'i belediye başkanlığı yapmış bir insanın elinde konserveÂkutusu lavaboya gitmesi gerçekten de bizi ve arkadaşlarımızı çok üzerdi. Derdik ki koğuşta "Nereden nereye" derdik. Gerçekten de hayat öyle bir acı ki "Ne oldum deme ne olacağım" demen de gerektiğine inanan bir insanım. Sayın başkanım Esat Kaya Turgay onuruyla ve şerefiyle yaşadı. Hiç kimseden hiç bir destek almadan emekli maaşıyla yaşamını sürdürdü. Burada bir Anekkod yapmak istiyorum. Sayın Asım Güzelbey 2004'te Büyükşehir belediye başkanı seçilir seçilmez ve bazı çevrelerin isyanları ve tepkilerine rağmen "Kendi danışmanı" yaparak azda olsa Esat Kaya Turgay başkanıma bir destek çıkmış oldu. Bir gün sayın Güzelbey "Düşmeyen, kalkmayan bir Allah'tır. Ben de böyle bir durumu yaşarım. Gaziantep'e hizmet etmiş bir kişiye de hiç bir talebi olmadan sahip çıkmam doğru olarak düşünüyorum" diye cevap vermişti. Aynı şekilde sayın mevcut Büyükşehir belediye başkanımız Fatma Şahin'de, Güzelbey'in yaptığı gibi her zaman Esat Kaya Turgay'a sahip çıkmıştır. Destek vermiştir. Zaman zaman ondanda tecrübesinden de faydalanarak Gaziantep'e hizmet etmenin mutluluğunu yaşamıştır. Dünde gerçekten sayın Şahin "Gözümüzü yaşartan bir olay" yaptı. Merhum belediye başkanı Esat Kaya Turgay'a Büyükşehir belediyesi önünde bir tören düzenledi. Ve ekibini de cenaze defin edilinceye kadar görevlendirdi. Bana göre "Ahde Vefa" böyle olur diyorum. Mekanın cennet olsun, onuruyla yaşayan, şerefiyle ölen Esat başkanıma güle güle diyorum.
Esat Başkanım Onuruyla, Şerefiyle öldü
Esat Başkanım Onuruyla, Şerefiyle öldü