Kur'an'da Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın bir mucizesine dair mealen:
"Allah'ın izniyle, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulanları iyileştirir ve ölüleri diriltirim." Al-i İmran Suresi, 3:49 buyuruluyor.
Kur'ân, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın nasıl yüksek ahlakına uymaya beşeri-insanı açık şekilde teşvik eder.
Öyle de, şu elindeki yüksek sanata ve Rabbani tıbba işaret ederek rağbet uyandırıyor.
İşte, şu ayet işaret ediyor ki, en müzmin (kronik, süregen) dertlere dahi derman bulunabilir.
Öyleyse, ey insan ve ey musibete uğramış Ademoğulları (insanlar)!
Ümitsiz olmayınız.
Her dert, ne olursa olsun, dermanı mümkündür.
Arayınız, bulunuz. Hattaölüme de geçici bir hayat rengi vermek mümkündür.
"Ölüme geçici bir hayat rengi vermek"i şöyle anlayabiliriz. Tıptaki gelişmeler sayesinde daha önce ölümcül olan, öldürebilen hastalıklar bugün tedavi edilebilmektedir. Zatürree, menenjit, verem (tüberküloz) bunlar arasında sayılabilir.
Ayrıca hayati organlardaki rahatsızlıklar da tedavi edilebilmektedir. Beyin, kalp, akciğer ameliyatları gibi. Kalp ameliyatı ile kalp kapakları değiştirebilinmektedir. Bypas ile kalp krizi geçiren hastaların kalbinin damarlarının daha iyi beslenmesi için ameliyatlar yapılabilmektedir. Teşbihte hata olmasın karayollarında ana yolda tamir, bakım, bozukluk olduğunda servis yolu açıldığı gibi, vücudun başka kısımlarından alınan damarlar tıkanan damar bölgesine nakil edilerek kalbin daha iyi beslenmesi sağlanmaktadır.
Abdomimal aort anevrizmasında olduğu gibi ana atar damar yarılıp insan saatli bomba gibi gezerken ameliyatla düzeltilebilmektedir.
Beyin cerrahisinde burundan girilerek hipofiz bezi ameliyatları yapılabilmektedir. Gene beyin cerrahisinde patlamaya hazır bomba gibi olan beyin anevrizmaları klip konularak tedavi edilebilmektedir.
"Ölüme geçici bir hayat rengi vermek" bir başka yönü de organ nakli ile insanların hayatiyetinin devam edebilmesidir.
Karaciğer, böbrek, kalp-akciğer, kornea ve diğer organ nakilleri ile insanların hayatlarına hayat katılmaktadır. Bu organlar ya hastaların doku uyumu olan yakınlarından kendi rızaları ile alınmaktadır. Veya beyin ölümü gerçekleşmiş başka hastaların organları yakınlarının onayı ile uygun olan alıcıya nakladilmektedir.
Cenâb-ı Hak, yukarıdaki âyetin işaret dili ile, manevi olarak diyor ki:
"Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir kuluma iki hediye verdim:
Biri mânevî dertlerin dermanı.
Biri de maddî dertlerin ilâcı.
İşte, ölmüş kalbler hidayet (doğru ve hak yolu gösterme) nuru ile diriliyor.
Ölmüş gibi hastalar dahi İsa Aleyhisselâmın nefesiyle ve ilâcıyla şifa buluyor.
Sen de Benim hikmet eczanemde her derdine deva bulabilirsin.
Çalış, bul. Elbette ararsan bulursun."
İşte, beşerin tıp yönündeki şimdiki ilerlemelerinde çok ilerideki hududunu şu ayet çiziyor.
Ve ona işaret ediyor ve teşvik yapıyor.