İnanılmaz kritik bir maçtı. Çünkü bu maçtan alınacak üç puan alttaki takımlarla aramızı iyice açacak, yoksa alttakilerin nefesini ensemizde daha çok hissedecektik. Hele Beşiktaş deplasmanı sonrası iç sahadaki Kayserispor maçları ile deplasmandaki Konyaspor ve Göztepe maçları resmen final maçlarının ötesi ölüm kalım maçlarına dönüşecekti.
Ama Selçuk İnan kaptan önderliğindeki takım Eyüpspor önünde galip gelmesini bilerek puanını 32'ye çıkartarak hepimize derin bir oh çektirdi.
Maç aslında rus ruleti gibi başladı. Daha 6. dakika dolmadan biz üç pozisyon bulduk, onlar iki pozisyon. Eyüpspor takımı Türkiye Kupasından elenmenin şoku ile eldeki tek kozu ligte üst sıralar için ofansif bir kadro ve oyun planını tercih etmişti. Bizde ise Kozlovski gibi takımın Maksim ile birlikte en önemli ofansif silahın sakatlığı, kaleci Diobus'un hastalığı ile iki tane önemli silahtan yoksun sahaya çıktık. Bu şunu gösteriyordu sahada çalışacak, pres yapacak ve mücadele edecek topu organizasyonda Maksim'e vererek gol arayacağız. Tabii bu arada Ndaye gerçekten inanılmaz bir profosyonel 35 yaşında belkide Türkiye ligindeki altıncı veya yedinci takımıyız ama sahiplenme anlamında galiba birinciyiz. Sahada duruşu, koşusu, top tutuşu ve uzatmalarda dahi yaptığı presle inanılmaz birisi. Boateng attığı iki golle merhaba derken alınan galibiyette katkı sağladı.
Şunu hatırlatalım ;
Gaziantep FK takımı bu kadro kalitesi, sezon başındaki 17 transferi ( en az bütçeli takım ) ilk yarı düşen Hatayspor dahi Abubakar'a 2 milyon euro verdi. Şu anda topladığı 32 puan ile Trabzonsporla aynı sırada.
Burada Selçuk İnan teknik direktörlüğü, kaptanlığı ve direksiyondaki hakimiyeti ile kazasız, belasız son iki yılda son haftada kümede kalan bir takımdan bu şekle dönüştük. Üstelik geçen yıl Papy, Nita, Nkdou, Tosca defansına beş milyon euro, 37'lik Gradel, Markoviç ve Draguş üçlüsüne 2 milyon euro ile kümede kalabilmiştik.
Şimdi bunların 10 kat aşağı bütçeler ile 32 puan.
Teşekkürler büyük kaptan Selçuk İnan...!