“Bir Ömür Bir Yastıkta” ifadesi bir kitap ismi. Konusunda, sahasında çok iyi olan, uzman olan Dr. Ferhat Aslan bu bilgilerini kaleme almıştır. Kitap yazması için yapılan ısrarlar sonucu bu kitaptaki yazılar ete kemiğe bürünmüş ve iki kapak arasında okuyucuları ile buluşmuştur. Ne demiş atalarımız:
“Değirmen iki taştan,
Muhabbet iki baştan”
“Birliktelikte, dostlukta, ortaklıkta karşılıklı sevgi bulunmalıdır, yoksa birlik yürümez” anlamında söylenir. (Bu yazıda Ferhat Aslan’ın “Bir Ömür Bir Yastıkta” kitabından faydalanılmıştır. İstanbul, Kasım 2023, Nesil Basım Yayın)
Evliliklerde faydalı şeyleri yapmaktan daha önce yapılası gereken bir şey varsa o da zararlı ve yanlış şeyleri yapmamaktır. O yanlışların telafisi sonra çok zor oluyor.
Biz akşamları özellikle evli çiftlerin aranıp uzun uzadıya konuşmalarını doğru bulmuyoruz…
Eğer zaruri bir durum varsa telefonla arayıp özür dileyerek iki üç dakika içerisinde onu ifade edip telefonu kapatmamız gerekiyor.
Her ne sebeple olursa olsun bir eşin kendi eşinin annesine, babası, kardeşine ve yakınlarına hakaret etmesini, küfretmesini, aşağılamasını doğru bulmuyorum.
Sorun çözmeyi bilmiyoruz… Anahtar elinde, şöyle çevirseydin kapı açılacaktı ama sen böyle çevirdin, kaplar kapandı. İlişki kapandı, kilitlendi ve çıkmaza girdi.
Sorunlar tıpkı okuldaki sorular gibidir.
Çoktan seçmeli soruları bir düşünün; beş tane cevabı var; a, b, c, d, e ve bunlardan bir tanesi doğru. Gelişi güzel işaretlerseniz sınavı geçmeyi beklemeyin! Düşünülecek, şıklar kıyaslanacak, soru doğru anlaşılacak, ona göre doğru cevap düşünülecek ve işaretlenecek.
Sorunlar da öyledir, ayaküstü konuşulmaz. Küfür, hakaret, baskı, saldırı, şiddet ve tahakküm sorun çözmez. “Muhatabımı iyi tanıyacağım, soruyu doğru okuyacağım, onun ruh halini hesaba katacağım. Nerede ve ne zaman konuşacağım…” Bütün bunlar bilinmeden atılan adımlar, sorun çözmek bir tarafa; sorunları daha da çıkmaza sokuyor.
“Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha kuvvetli ve tesirli konuşuyor.” Senin yaşadığına bakar çocuk, dediğine bakmaz. Kur’an-ı Kerim’deki bir ayeti söyleyeyim mi? Diyor ki: “Anne babanızın odasına girerken izin alın. Sabah, öğle ve akşam. Henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, odanıza girmek için izin istesinler. Yani onlara böyle öğretiniz ve emrediniz. (Nur:58-59)
Sadece okula gidip gelen çocuklar, evden bir şey anlamıyorlar. Evi otel gibi kullanıyorlar.
Bütün kültürlerde eşler aynı yatağı paylaşır. Bugüne kadar erkeğin yatağı ayrı, kadının yatağı ayrı diye duymadım. Varsa da istisnadır. Bunun altında evrensel bir mesaj var.
İşimizi bitirdikten ve paramızı kazandıktan sonra lütfen akşam evimizin yolunu tutalım. Bizden sevgi ve ilgi bekleyenleri bekletmeyelim.
Toplumu ayakta tutan ve kaynaştıran sevgi, şefkat ve merhamettir.
Evliliğin ilk altı ayı ve ilk bir senesinde eşlerin ailelerinden birilerinin gelip yatılı misafir kalmalarını çok doğru bulmuyorum.
“Her şeyin iyisine bak” kaidesiyle amel etmelidir.
Hayat denge ister; iş hayatımızın bizden zaman ve emek istediği gibi aile hayatımız da aynı şeyleri ister ve bekler.