''Yakinen''
Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında, ''Yakinen'' kelimesi soruldu.
Geçenlerde “Kim Milyoner Olmak İster? ” yarışmasının üçi yüz bin liralık ödülünü bilmenin yolu “Yakinen” kelimesini bilmekten geçiyordu. Biliyorsunuz yakinen: kesin olarak, sağlam bir biçimde, iyice manalarına geliyor. (300.000 TL değerindeki soruda yarışmaya veda etti - Kim Milyoner Olmak İster? 1101. Bölüm https://www.youtube.com/watch?v=jSu4uKu2kiQ)
Kenan İmirzalıoğlu'nun sunduğu yarışma programında, ''Yakinen ne anlama gelir?'' sorusu gündeme geldi. İşte yakinen anlamı...
Yakinen ne anlama gelir?
A)Yakından
B) Uzaktan
C) Emin olmayarak
D) Kesin olarak
Yakinen TDK anlamı
(bilme, bilgi için) kesin olarak, sağlam bir biçimde, iyice.
Gelelim yakinen kelimesinin cümle içinde kullanılma örneklerine;
Besmele ile ilgili bahiste deniliyor ki: Evet. Nasıl ki, görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.
Öyle de, her şey Cenâb-y Hakkın namına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç "Bismillâh" der; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Herbir bostan "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.
Bu dünya çabuk tebeddül eder bir misafirhane olduğunu yakinen iman edip bildim. Onun için, hakikî vatan değil, her yer birdir. Madem vatanımda bâki kalmayacağım; beyhude ona karşı çabalamak, oraya gitmek bir şeye yaramıyor. Madem her yer misafirhanedir; eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar ise, herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe dardır ve herkes düşmandır.
Hayr-ı mutlaktan hayır gelir. Cemîl-i Mutlaktan güzellik gelir. Hakîm-i Mutlaktan abes, boş, lüzumsuz bir şey gelmez. Evet, her kim fikren tarihe binip mazi cihetine gitse, şu hazır zamanda gördüğümüz dünya menzili, tecrübe meydanı, eşya çarşısı gibi, seneler adedince vefat etmiş menziller, meydanlar, çarşılar, âlemler görecek. Suretçe, keyfiyetçe birbirinden ayrı oldukları halde intizamca, acaipçe, Sâniin, sanatkarının kudret ve hikmetini göstermekçe birbirine benzer.
Hem görecek ki, o sebatsız menzillerde, o devamsız meydanlarda, o bekasız, baki olmayan çarşılarda o kadar apaçık bir hikmetin intizâmlarını, o derece açık bir inayetin, yardımın işâretlerini, o mertebe baskın gelen bir adaletin belirtilerini, o derece geniş bir merhametin meyvelerini görecek. Basiretsiz olmamak şartıyla yakinen bilecek ki, o hikmetten daha mükemmel bir hikmet olamaz; ve o eserleri görünen yardımdan daha çok güzel bir yardım kabil değil; ve o emâreleri, belirtileri görünen adaletten daha büyük, şerefli bir adalet yoktur; ve o meyveleri görünen merhametten daha geniş bir merhamet tasavvur edilmez.(10. Söz’den)