Anne Babaların Tavrının nasıl olması gerektiğini anlatmada bize yardımcı olabilecek yaşamış bir hikaye:
Hadiseyi yaşayan kişi bana şöyle anlattı:
“Ben yirmi yaşındaydım, eşim on sekizindeydi. Bizi everdiler. Soğuk bir memlekette yaşıyoruz. Zemheri. Evliliğimizin ikinci üçüncü ayı mı neydi, hanımla aramızda bir tartışma çıktı. O sesini yükseltti, ben sesimi yükselttim. Tartışma epey şiddetlendi ve hanım, “Böyle yaparsan babamın evine giderim,”dedi. Buna karşılık ben de , “Gidersen git!” dedim. Bu sözümün üzerine kapıyı çekip evden çıktı. Babasının evi ile evimizin arasında nereden baksanız yirmi kilometrelik bir mesafe var. Ama gitti işte.”Gecenin bir yarısı, diz boyu kar. Nereye, nasıl gider, cebinde para var mı?” diye endişelenmeye başladım.
Aradan bir saat kadar geçti, evin telefonu çaldı – o zaman cep telefonu falan yok tabii. Açtım telefonu. Kayınvalidemin sesi. “Oğlum merhaba. Şua an kapının önünde kendisini bu eve ait zanneden oysaki bu eve ait olmayan bir kız çocuğu var. İçeriye girmek istiyor. Biz müsaade etmedik. Malum hava da soğuk. Gel ve sana ait olanı buradan al. Çünkü üşüyor,” dedi.
Gittim arabayla, hanımı kapının kenarında gördüm; kuytu bir yer bulmuş, pusmuş bekliyor. Arabayı görür görmez içine atladı. Dudakları mosmordu, çok üşümüş. Tek kelime konuşmadan eve döndük, oturuyoruz. Derken telefon tekrar çaldı. Arayan yine kayınvalidemdi. “Oğlum, baban seni görmek istiyor,” dedi.
Tek başıma evlerine gittim hemen. İçeri girince bir baktım, mükellef bir sofra kurulmuş. Çorbalar, salatalar, et yemekleri vs. Kayınpederim sofraya buyur etti, oturdum. Kayınvalidem bizi baş başa bıraktı. Kayınpeder eliyle dizime vurup, “Karı koca arasında kavga çıkınca kadın adamı aç bırakır. Senin karnın açtır şimdi. Gel şöyle de önce erkek erkeğe güzel bir yemek yiyelim,” dedi. Yemeği yedik, ardından çayımızı, kahvemizi içtik. Sonra kayınpederim konuşmaya başladı.
“Oğlum sana bir şey soracağım. Kızımız senin namusuna leke mi getirdi? Bana açıkça söyle,” dedi. Bu soruya şaşırdım, “Hayır efendim,” dedim. Devam etti: “Evine istemediğin insanları mı aldı?” Yine, “hayır,” diye cevapladım. “Paranı çarçur edip seni borca mı soktu?” “Hayır efendim, bunların hiçbiri olmadı,” dedim. “Peki, bunların haricinde bilmem gereken, kritik, ciddi, kayda değer bir hatası oldu mu?” diye sordu son olarak. Ben de, “Yok sadece tartıştık, o yüzden size geldi,” dedim. Cevabım üzerine, “O zaman bir daha sana ait olanı buraya gönderme” dedi. (Aile İçinde, Hayati İnanç-Bekir Develi, Profil Kitap, 1. Baskı, Kasım 2021, İstanbul)
Yunus Emre ne güzel söylemiş:
Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, Bal ile yağ ede bir söz