Klasik dönem İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu insan ve hayvan heykeliyle resimlerinin yapılmasını haram saymakla birlikte bitkilerin ve cansız nesnelerin resminin yapılmasını, yine baş kısmı olmamak veya hayatta kalamayacak bir görünümde olmak ya da üstüne basılan, dayanılan halı, minder gibi saygı gösterilmekten uzak eşya üzerinde bulunmak kaydıyla insan ve hayvanların resmedilmesini câiz görmüşlerdir. Ayrıca resimli ya da mücessem olan çocuk oyuncaklarının kullanımına cevaz verilirken haç gibi İslâm inancına aykırı sembollerin kullanımı haram kabul edilmiştir. Bu görüşler Hz. Peygamber’den rivayet edilen şu hadislere dayanır: Evde gördüğü resimli bir örtüyü asılı olduğu yerden çıkaran Resûl-i Ekrem, “Kıyamet günü insanlardan en şiddetli azaba uğrayacak olanlar Allah’ın yarattıklarının benzerini yapanlardır” buyurmuş, bunun üzerine Hz. Âişe örtünün kumaşından yastık yapmıştır (Buhârî, “Libâs”, 91). Resimli bir eşya satın alan Âişe’ye Resûlullah, “Bu resimleri yapanlara kıyamet günü azap edilir ve onlara, ‘Hadi, yaptığınız şu sûretlere can verin!’ denilir; içinde resim bulunan eve melekler girmez” demiştir (Buhârî, “Libâs”, 92). Ümmü Habîbe ve Ümmü Seleme, Habeşistan’da içinde sûretler (resim veya heykeller) bulunan bir kilise gördüklerini anlatınca Hz. Peygamber, “Onlar içlerinden hayırlı bir kişi öldüğünde kabri üzerine mâbed inşa ederler, içine de bu sûretleri yaparlardı; işte onlar kıyamet günü Allah katında yaratılmışların en kötüsüdür” demiştir (Buhârî, “Ṣalât”, 48; Müslim, “Mesâcid”, 16). Resûl-i Ekrem, üzerinde canlı resimleri bulunan eşyalar sebebiyle Cebrâil’in eve girmeyip (Buhârî, “Libâs”, 92), resimlerin baş tarafının kesilmesini veya örtünün yere serilmesini istediğini bildirmiştir (Nesâî, “Zînet”, 114). Resim çizmekle geçimini sağlayan bir kimsenin bu konuda kendisine danıştığı İbn Abbas, resim çizenlerin âhirette cezalandırılacağına dair hadisi aktardıktan sonra eğer işini sürdürmek zorundaysa cansız şeyleri ve ağaçları çizmesini tavsiye etmiştir (Buhârî, “Büyûʿ”, 104; Müslim, “Libâs”, 99). Resûlullah, namazda kendisini meşgul ettiği gerekçesiyle üzerinde resim bulunan bir örtünün kaldırılmasını istemiş (Buhârî, “Libâs”, 91), diğer bir rivayete göre ise dünyayı hatırlattığı gerekçesiyle üzerinde kuş resmi olan bir örtüyü kaldırtmıştır (Müslim, “Libâs”, 88). Bununla birlikte Hz. Peygamber’in kumaş üzerindeki nakşı bu yasaktan müstesna tuttuğu, bu sebeple bazı sahâbîlerin evlerinin kapısına resimli perde astığı rivayet edilmiştir (Buhârî, “Libâs”, 90). Resûl-i Ekrem üzerinde haç resmi bulunan ev eşyalarını kaldırmış (Buhârî, “Libâs”, 90), kız çocuklarının oyuncak bebeklerle oynamasına izin vermiştir (Buhârî, “Edeb”, 81).
“Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi”nden alınmıştır. (https://islamansiklopedisi.org.tr/resim
Bediüzzaman Sözler isimli eserinde”” “Memnû (yasak) heykel, suretler: Ya zulm‑ü mütehaccir (taşlaşmış zulüm) ya mütecessid riya (ceset giymiş riya) ya müncemid hevestir (donmuş, cisimleşmiş) hevestir. Ya tılsımdır (fevkalade kuvvet ve tesiri tesiri haiz olan şey). Celbeder o habîs ervahları (çeker o pis ruhları). Der.
"Tılsım" burada, fevkalade kuvveti ve tesiri olan bir şey, manasında kullanıyor. Yani bazı resimlerde öyle bir çekicilik olur ki, kimse nefsine hâkim olamaz. Resimlerdeki kuvvet ve tesir, insanları bilhassa da ruhunu kokuşturanları, günaha davet edip teşvik eder demektir.
Bugün gençliğe en çok tesir eden ve günahlara çeken şey; sinema ve açık saçıklıktır. Yani daha çok görüntülü yayınlardır.
Hakikaten resim ve sinema sektörü, bir tılsım gibi insanları büyüleyip, kendisine çekerek helak ediyor. Müstehcen ve şehvet unsurlu yayınlarla gençliği baştan çıkarıyor. Üstad tılsımı burada "cazip ve çekici bir unsur" manasında kullanıyor. Işığın sinekleri çekmesi gibi, suret ve resimler de bu zamanda insanları günaha aynı şiddetle çekiyorlar.
(https://sorularlarisale.com/memnu-heykel-suretler-ya-zulm-u-mutehaccir-ya-mutecessid-riya-ya-muncemid-hevestir-ya-tilsimdir-celp-eder-o-habis?amp)