Vefasızlığı ben en çok bizim gazetecilik mesleğinde gördüm. Gazetecilik mesleği halbuki çok kutsal çok etkin bir güçtür. Kamuda dördüncü kuvvettir ama ne var ki sosyal medya aynen "Tüfek icat oldu mertlik bozuldu" işi gibi biraz son dönemlerde sıkıntılar yaşasa da yine gazetecilerin yazdığı her haber gündem oluyor. Vefasızlık sözü " Vefa bozacısı" gibi değil..
Atilla kardeşimle ben aynı zamanda mektep arkadaşıyız. 1972 yıllarında sanat okulunda benden büyük olmasına rağmen herkes gibi onun militan ve mücadeleci yapısını görmüştüm.
Atilla kardeşimin babası "Erenler" lakaplı benim babam gibi ekmekçide kalledarlık yapardı. Halil amca çok sevilen bir insandı. Gaziantep'inde öz ve öz yerlisiydi. Halil amcanın dört çocuğu vardı. Bunlardan en büyük Atilla Kardeşim ondan sonra Ayla, Gürsel ve Ayhan'dı.
Halil amca bir süre sonra foto malzemeyi kurdu. Tahminim 73'lerde filan Gaziantep'in foto mercekten sonra ya beşinci ya altıncı fotoğrafçısıydı. 12 Eylül öncesi foto malzeme Balıklı Parkı'nın arkasındaydı. O bölgede valilik ve adliyede vardı. İkide bir ülkücüler tarafından da taşlanırdı. Karaduman ailesinin CHP ve sola yakın görüşlerinden oluşan bir yapısı vardı.
Neyse 1976 yılında Düztepe'de Halkın Kurtuluş Örgütü'nün örgütlenmesini fark eden Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bunun üzerine Mehmet Ali Özpolat ve İlhan Eren'İn bulunduğu eve operasyon düzenledi. Bunun üzerine evde çatışma çıktı. Bu çatışmada Halkın Kurtuluş Örgütü senpazitanlarından Mehmet Ali Özpolat ile İlhan Eren öldüler. Yine aynı çatışmada iki poliste şehit oldu.
Bende o dönem Günaydın Gazetesi'nin Gaziantep muhabirliğini yapıyordum. Günaydın Gazetesi Adana bölge temsilcisi Kurtar Çakın'dı. İkimiz birlikte görev yaptık. Aynı şekil de Hürriyet Gazetesi'nde Yusuf Ağar vardı. Milliyet Gazetesi'nde Reşat Zorbaş vardı yanında da fotoğrafa konusunda Atilla kardeşim vardı. Yine aynı şekilde Halil Zor abide Özgür Gaziantep'i yeni kurmuştu. Hep birlikte görev yaptık. Ben Atilla ve Yusuf ile Gaziantep muhabiri olarak çok güzel fotoğraflar çektik. Fotoğraflarımızda gazetelerde yayınlandı.
Hem benim hem de Atilla Kardeşimin gazeteciliğe ilk adımı attığı dönemlerdi. Tabi burada Halil Zor abimizde yerel gazete sahibi olmasına rağmen Düztepe olaylarında etkin rol oynadı. Zaman öyle ilerledi bir baktım 12 Eylül oldu. Bu darbede en büyük sıkıntıyı Atilla kardeşim ile Halil Zor çekti. Şimdi birlikte çalıştığım Raci'de sıkıntıların içine düştü.
1976 Düztepe olayın da Yusuf'ta Ağar'da ölümden döndü. Kimse bu meslekte bu kadar çileli bir dönem yaşamadı. Atilla kardeşim 12 Eylül 1980'de gözaltına alındı ve işkence gördü ama hiç bir zaman "Ne ser verdi ne sır verdi" işkencelere karşı mücadele etti.
Yıllar çok hızlı geçti Atilla kardeşim bir süre sonra Milliyet Gazetesi'nin Gaziantep temsilcisi oldu. Merhum Reşat Zorbaş devre dışı bırakıldı. Atilla'nın yıldızı hızlı bir şekilde parladı. Yaptığı haberler ödüllere layık görüldü. Raci kardeşimde Karaduman'la ilgili bazı hataları gördüm. Bu hataları da düzeltmeye çalıştım.
En çok Gaziantep'te neye üzüldüğümü soracak olursanız eğer; 4-5 tane gazeteci cemiyeti var, herkes bizde başkan, kendi cenazemize bile sahip çıkıp ortak bir şey yapamıyoruz. Bunun üzerine Gaziantep bürokrasisi de vefasızlığını ortaya koyu. Cenazede bürokrasiden neredeyse kimse yoktu.
Ben bur da başta AK Parti Gaziantep İl Başkanı Fatih Muhaddis Fedaioğlu'na CHP Gaziantep İl Başkanı Reis Reisoğlu'na CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç'e Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir'e özellikle teşekkür ediyorum. Bizi bu günde yalnız bırakmadılar. Cenazeye sıcak havaya rağmen meslektaşlarımda yoğun ilgi gösterdiler. Camini avlusunda kalabalık bir topluluk vardı.
Şu sözü asla unutmam "Düğüne davetiye ile cenazeye gönülle gidersin." O nedenle cenazeye gelen insanlar gerçekten de Atilla kardeşimi seven insanlardı.
Son olarak annesi Sevinç hanıma, kardeşleri Gürsel, Ayhan, Ayla'ya, kızlarına, damadına ve tüm aileye başsağlığı diliyorum. Gaziantep basını da güzel bir şekilde organize olarak Atilla kardeşime gazetelerinde yer verdiler. Mekanın Cennet olsun Atilla kardeşim...
Halil Zor'un düzeltme yazısı:
Kardeşim gibi sevdiğim Atilla Karaduman'ın cenazesine katılamadım. Geçirdiğim akciğer ameliyatı nedeniyle halen Ankara'da tedavi görüyorum.
Raci Dölek'in Olay Gazetesi'ndeki yazısını okuyunca hatanın farkına vardım.
Raci yanlışlıkla Atilla'nın 1976 yılındaki bir silahlı örgütün eylemine katıldığını yazmış. Okur yazıyı okuduğunda Atilla'nın o örgütün elemanı olduğu yargısına vurabilir. Biz Düztepe'ye gazeteci olarak olayı izlemeye gittik. Adana'dan gelen gazetecilerde vardı. Hatta Yusuf Ağar orada vurulma tehlikesi atlattı.
Konu bundan ibaret. Eğer Raci Dölek bir açıklama yayınlarsa iyi olur düşüncesindeyim. Mekanı cennet olsun....
Gaziantep Üniversite Rektörlüğü'nde 4 yıl nasıl geçti?
Daha önceki dönemde Yavuz Çoşkun hocamdan sonra Ali Gür geldi. Benim ve grubumun Ali Gür'le hiç bir zaman yıldızı barışmadı. Rektörlüğün sonuna geldiğinde bir süre Olay Medya Grubu ile arası iyi oldu. Sonrada sistem değişti seçim yerine atama geldi.
GAÜN Rektörlüğü'ne bir çok isim adaydı. Sayın Ali Gür'de tekrar atanacağı konusunda çok rahattı ama hakkında hiç şikayet olmayan ve tahmin edilmeyen bir isim olan Arif Özaydın'ı atandı. Özaydın'ın gelmesinde en büyük etkin güç Numan Kurtulmuş'un olduğu söyleniyor.
Arif Özaydın 4 yıldır görev yapıyor. Bu sürede iyi yaptı kötü yaptı bir şey diyemem ama bir türlü Fatma Şahin'le araları hiç iyi olmadı. Özaydın kendisinin çok bilgili olduğunu ve her şeyi çok iyi yapacağını düşünür. Bir süre yakından tanıdım. Bu süreçte sayın Özaydın rektörlük döneminde farklı bizle birlikte çalıştığı dönem değişik bir sistem uyguladı.
Fatma Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan Gaziantep'e geldiğinde kulağına " Bizim bu rektörle işimiz zor diye" biz söz söylediği sosyal medyaya düştü. Şahin hiç bir zaman kolay kolay bir insanla ilgili negatif düşünce oluşturmaz, hep pozitif bakar. Ne Gür ne de Özaydın, Sayın Şahin'i mutlu eden bir rektör olamadılar.
İki rektörden biri Elazığlı diğeri de Kahramanmaraşlı. Ben hep derim koskoca Gaziantep'ten, Gazilik unvanı almış bir şehirden rektör çıkmıyor mu? Ne acıdır bu durum...Bunu siyasete mi bağlayalım yoksa rektörlük yapacak bir isim yok mu? Bana göre var nedense ama her nedense ithal müdürlere karşı çok seveceniz.
Arif Özaydın'ın Numan Kurtulmuş kefilliği artık bitti. Özaydın bu sefer kimi arkasına alır tekrar rektör olur bilmem.
Gaziantep 31 Mart seçimlerinde koskoca Şehitkamil'i kaybetti. Nizip, Karkamış'ı CHP'ye kaptırıldı. Aldığı Şahinbey, İslahiye ve Nurdağı ilçeleri var. Bananecillik yapısı devam ederse su akışına bırakılırsa bir sonraki seçimlerde neler yaşarız.
Abdulahmit Gül beye çok iş düşüyor. Gül'ün artık lider olduğunu rektörlük atamasında ortaya koyması lazım. Bunu da şöyle gördük. Geçtiğimiz günlerde Gül ve diğer AK Parti Gaziantep milletvekilleri YÖK Başkanını ziyaret etti. Bunun amacını net anladım. Gül ve vekiller rektörlük konusu da tavırlarını bildirdiler.
Bir de buna ek olarak Sermet Atay'da açıktan Özaydın'ın karşısında olduğunu söyledi. Atay bir Gaziantepli gibi gerçekleri ortaya koydu. Buna CHP Gaziantep Milletvekilleri Melih Meriç ve Hasan Öztürkmen'i de ekleyebiliriz. AK Parti, CHP ve MHP vekilleri ve buna İYİ Parti Gürban'ı da eklersek Gaziantepli bir rektör istiyorlardır.
Tahminlerime göre 150'ye yakın kişi rektörlük için başvurdu. Bunların içinde Gaziantepli isimler ön plana çıkacak. Ayrıca o makama liyakatlı , güçlü ismin rektör olmasını düşünülüyor.
Son sözüm AK Parti'de Gaziantep'in iki güçlü ismi olan Fatma Şahin ve Abdulhamit Gül'ün bu konudaki tavırlarını rektörlük atamasında net olarak göreceğiz. Şimdiden hayırlısı olsun ......