Bildiğiniz üzere başımız uçak rötarları ile bir süredir belada. Bu rötarların neden olduğun açıklayan birileri olmayınca bende durumu kendim araştırdım.
Havayolu taşımacılığında artan gecikmelerin temeli yaklaşık 1 yıl öncesine dayanıyor. Kendilerini pilot anonslarındaki “kule” olarak bildiğimiz hava trafik kontrolörleri, 8 Eylül 2023’de özlük haklarının peşine düştüklerini duyurdu. Ve her şeyden bundan sonra başladı. Haklarını alamadıkları için seslerini duyurmak isteyen hava trafik kontrolörleri, inisiyatif almadan çalışma (İAÇ) modelini uygulayacaklarını açıkladı.
İnisiyatif alarak çalışmaları uçuş sürelerini kısaltır ve uçuş başına ortalama 7 dakika kazandırır. Sadece İstanbul hava sahasına günlük ortama 1000 uçak indiğini düşünürsek, tek günde sadece İstanbul’a 7000 dakika kazandırmak demek bu. Aynı zamanda üst üste koyacağınız binlerce 7 dakika ile uçak yakıtlarından tasarruf yapılıyor, havayolu şirketleri de yakıttan milyonlarca dolar kar elde ediyor. Kontrolörler inisiyatif almayı bıraktığında aksaklıklar yaşanmaya başlıyor. Bir uçuşta yaşanan aksaklık gidiş-geliş sistemini de hesaba katarsanız zincirleme biçimde tüm uçuşları etkiliyor.
Ülkemizde kamu personeli olan hava trafik kontrolörleri mesleki olarak Eurocontrol’e bağlı çalışıyor. Kar amacı gütmeyen bu organizasyon kendisine bağlı hava sahasını kullanan uçaklardan o ülkenin birim maliyetinde ödeme alır. Bu bir havuza aktarılır. Bu havuzdanda da kendilerine bağlı çalışan tüm kontrolörlere tazminat adında ödemeler yapılır. Bu ödeme kontrolörlerin hesabına Eurocontrol tarafından direkt yatırılmaz, arada resmi kurumlar var. İşte hadise burada patlak veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili resmi birimleri çalışanların hakkı olan bu parayı Eurocontrol’den alıp onların maaşlarına eklemiyor.
HTK-SEN tarafından yapılan açıklamalarda bu hak ihlalinin yıllardır yaşandığını söyleniyor. Diğer ülkelerde hava trafik kontrolörleri ve pilotlar denk özlük haklarına sahipken, ülkemizde bu iki meslek grubunun özlük hakları arasında uçurum var. İşin ilginç yanı Eurocontrol’den gelen ve kontrolörlerin maaşına eklenecek tutarı devlet vergilendirebiliyor. Gelir vergisi yoluyla ülke bütçesine katkı oluyor. Ancak sebebi anlaşılmayan bir şekilde Eurocontrol’den gelen paranın tamamı çekilip ilgili kişilere dağıtılmıyor.
Hava trafik kontrolörleri inisiyatif almadan çalışacakları tarihleri duyurmalarına ve bu çalışma biçiminin rötarları beraberinde getirdiğinin bilinmesine rağmen, havayolu firmaları herhangi önlem almıyor. Aslında rötar krizleri biraz da buradan doğuyor gibi görünüyor. Avrupa’da olaylar böyle gelişmiyor. İş yavaşlatma ya da grev gibi durumlarda havayolu firmaları gerekli tedbirleri alıyor. Bizde hiç kimse HTK-SEN’in duyurularını dikkate almıyor.
Görüştüğüm bir uçak pilotu tüm aksaklıklara rağmen hava trafik kontrolörlerinin aldığı kararı destekliyor ve onları haklı buluyor. Ben HTK-SEN’in inisiyatif almadan çalışma kararını yerinde buluyorum. Yıllardır hak arama mücadelesinde pasif kalmış bir topluma, ilham oluyorlar.
AK Parti'de Fedai gibi başkan!
AK Parti Gaziantep'te 22 yılda görev alan il başkan sayısı bir elin parmağını geçmez. İlk önce Kurucu il Başkanı olarak Ahmet Uzer daha sonra Ökkeş Eruslu, Eyüp Özkeçeci, Murat Çetin, Murat Şerbetçi ve son olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleri ile Fatih Muhasdis Fedaioğlu göreve atandı.
Fedaioğlu il yönetim kurulunda eski isimlerle değil de taze kanlarla yola devam edecek gibi duruyor. Yönetime gelecek arkadaşlarla beraber AK Parti'yi Gaziantep'te canlandırmalılar. Onun içinde Fedaioğlu gece gündüz demeden çalışmalarına tıpkı bir "Fedai" gibi devam ediyor. İşi kolay değil. Nasıl bir liste yapacak merak ediyorum.
3-4 ay sonra il başkanlığı kongresi yapılacak. O zaman atanmış değil seçilmiş kişi olarak göreve devam edecek. O nedenle Fedaioğlu önümüzdeki 3 ay boyunca nasıl bir performans gösterecek merak ediyorum.
Fedaioğlu'nun ilk olarak Gaziantepli baklavacıların sorununa çözüm bulması gerekir. Rekabet Kurulu ve diğer kurumların yaptığı denetimlerin bir çaresine bakılmalıdır. "Gaziantep yol geçen hanı değildir" sözünün ne kadar doğru olup olmadığını Fedaioğlu'nun yapacağı müdahaleler ile göreceğiz. Allah yardımcın olsun Fedaioğlu....
Suriyelilerin geri dönüş kampanyası tuttu gibi!
Gazianteplilerin başlattığı "Suriyeliler geri dönsün" kampanyası çok kısa bir sürede meyvesini verdi. 41 sivil toplum örgütünün ortak yayınladığı Suriyelilerin geri dönüş raporundan bende daha önceki yazımda detayları ile birlikte bahsettim.
Başlatılan kampanya sonucunda Suriyelileri bir korku sardı. İç İşleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın da Gaziantep'te Suriyelilerin en yoğun olduğu bölgelere yerleştirdiği 25 mobil göç aracıda bunda etkili oldu. Böylece Suriyelileri için büyük sıkıntılar başlamış oldu.
Hem kampanya hem de mobil göç araçlarının korkusundan dolayı Suriyeliler 4-5 gün evlerinden çıkamadılar. Mobil göç araçları da kaçak olarak yaşayan Suriyelileri tespit edip ülkelerine geri gönderme konusunda üstüne düşen görevi yapıyor.
Gaziantep halkıda Kayseri olaylarında oldukça sağduyulu davrandı. 1-2 ufak sorun çıktı ama onlara da anında müdahale edildi ve yaşam tekrar normale döndü.
Suriyelilerin evlere çekildiği 4-5 günden kenti adeta bir sessizlik sardı. Sessizlik her zaman tehlikelidir. Neyse ki bu sessizliğin arkasından bir şey çıkmadı ve onlarda normal yaşamlarına geri döndü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da Berlin dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan yaptığı açıklamala da "Beşar Esad şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk" ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine hem Suriyeliler hem de bizler duruma oldukça sevindik. Uzun bir zaman sonra geri dönüşleri için ilk adım atılmış oldu. Bu görüşme sonucunda yavaş yavaş Suriyelilerin ülkelerine döneceğini düşünüyorum. Bu geri dönüşlerin ise en az 4 yıl gibi bir süreye yayılması mümkün gibi duruyor. Hemen gitsin demekle gidemezler zaten. Her şey nasıl yavaş yavaş olduysa geri dönüşleri de yavaş yavaş olacaktır.
Suriyeliler gittiğinde Gaziantep'in nasıl bir şehir olduğunu gördük. Sokaklar, caddeler, parklar bomboş kaldı. Suriyelilerin gidişi ile birlikte ev kiralarında ve fiyatlarında da düşüş olacaktır. 10-15 milyona satılan evler 7-8 milyona 15-20 bine kiraya verilen evlerde 7-8 bine düşecektir.
Bu arada CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç ve İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban'da Suriyeli meselesini sürekli gündeme getirdiler ve bu soruna çözüm aradılar. İki vekilde Gaziantep'in daha güvenli ve huzurlu bir şehir olması için çabaladılar....