Ali Ulvi Kurucu merhum Tarihçe-i Hayat’ın önsözünde:
"Büyüklerin tarih-i hayatları okunurken, ulvî menkıbeler söylenip, azîz hatıraları anılırken, insan başka bir aleme girdiğini hissediyor, gönlünü, ter temiz sevgi hislerinin ulvî ateşi yakıyor ve İlahî feyzi sarıyor. Tarih, öyle büyük insanlar kaydeder ki, birçok büyükler, onlara nispetle küçük kalır".
"Tarihe şerefler veren erler anılırken,
Yükselmede ruh en geniş alemlere, yerden.
Bin rayihanın feyzi sarar ruhu derinden,
Geçmiş gibi Cennetteki gül bahçelerinden".
İfadelerini kullanır.
Hatıralar, Anılar aynı zamanda yaşadığımız hayatın özetidir bir bakıma.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda, hayat yolculuğumuzun dönüm noktaları hep iz bırakmış anılarımız olacaktır.
Anılar veya anlar aynı zamanda geçmişle kurulan görünmez bağlardır. Dönüp baktığımızda insanın, dünyayı avucunun içine alarak kendine mal etmek için her yolu denemiş olduğunu görürüz.
Öyleyse anılarımız kayıt altına almak, geleceğe bir çığlık atmak ve sesimizin ulaştığı yere ve zamana kadar hatırlanmaktır.
Yazmak aynı zamanda bizim gibi zengin bir sözlü edebiyat geleneğine sahip olan toplumların, kültürel belleğinin yitip gitmemesi adına verilmiş bir emek olarak görülmedir.
Unutulmamalıdır ki: “Mesuttur o insan ki yaşar hatıralarla.” Sözü bir gerçektir.
Bilginin gelecek nesillere aktarımında kayıt altına alınmış anıların varlığı, uygarlığın özü olma kabiliyetindedir.
“Söz uçar, yazı kalır.” Gelecekte, anı yayımcılığı yolu ile düşüncenin de biçim almış hâli olarak ortaya çıkacak olan kitaplar geleceğe bir izdüşümü olarak anıları taşımaya devam edecektir. O zaman biz de üzerimize düşeni en kısa zamanda yapmalıyız.
Bir örnekle yazıma son verecek olursam:
Bir akademisyen ve bilim insanı olarak hayatımın yazılarak kayıt altına alınmasını sağladığımız “Yeni Nesile Hayat Rehberi” isimli eserimiz nehir söyleşi formatında siz değerli okuyuculara 2023 yılnda sunulmuştu.
2024 yılında Cağaloğlu Yayınevi tarafından ikinci baskısı yapıldı.
Ve yaşanmışlıklarımın anlatıldığı bir geçmişten geleceğe izdüşümümdür. “Hayat yaşandığı kadardır,/ Ötesi ya hatıralarda bir iz;/ Ya da hayallerde bir umuttur…” diyerek siz değerli okuyucularımızı selamlıyorum.
(Not: “Anılar ve İnsan” başlıklı bir önceki yazımın ve bu yazının hazırlanmasında emeği olan Kemal Türk’e, Nuriye Özenmiş’e ve Prof. Dr. Ayhan Özer’e teşekkürlerimle.)