Bu sene Kurban Bayramını 15-16-17-18 Haziran 2024 tarihlerinde (Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba günleri) idrak-ihya edeceğiz. Bu Kurban Bayramı’ndan ziyadesi ile istifade etmeyi Allah'tan diliyorum. İnşallah sağlık, huzur, mutluluk, kardeşlik ve dayanışma içersinde güzel bir Kurban Bayramı geçiririz. Bu Bayram, Allah’a kurbiyetimize, yakınlaşmamıza vesile olur inşallah.
Bayramlar sevinç günleridir. Kurban bayramında kesilen kurbanlar vesilesi ile hem yurtiçi-yurtdışı fakirleri sevindireceğiz. Hem de akrabalarımızı, eşi-dostu, komşuları ve bilhassa çocukları sevindireceğiz. Kurban Bayramı vesilesi ile en uzak akrabaların dahi hali-hatırı sorulur, hayır duaları alınır. Küsler-kırgınlar barışır. Bir muhabbet, uhuvvet, kardeşlik, mutluluk hepimizi kaplar. “Haluk’un Bayramı” şiirinde Tevfik Fikret bayramı, sevinmeyi ne güzel anlatmış:
Baban diyor ki: ‘Meserret (sevinmek) çocukların, yalnız Çocukların payıdır! Ey güzel çocuk, dinle; Fakat sevincinle Neler düşündürüyorsun, bilir misin? … Babasız, Ümitsiz, ne kadar yavrucakların şimdi Sıyah-ı mateme benzer terâne-i îdi! (bayram şarkıları) Çıkar o süsleri artık, sevindiğin yetişir; Çıkar, biraz da şu öksüz giyinsin, eğlensin; Biraz güzellensin Şu ru-yı zerd-i sefalet… (sefaletin sararttığı yüz) Evet meserrettir (sevinmektir) Çocukların payı; lâkin sevincinle Sevinmiyor şu yetim, ağlıyor… Halûk, dinle!
Hem o Rahmân olan Allah'ın nihayetsiz rahmetinden uzak değil ki, nasıl vazife uğrunda, cihat edip vefat eden bir askere şehitlik rütbesini veriyorsa...
Öyle de kurban olarak kesilen bir koyuna, âhirette cismanî bir sonsuz vücut vererek Sırat üstünde, sahibine burak gibi bir bineklik mertebesini vermekle mükâfatlandırıyor. Demek ki ne oluyor. Kestiğimiz kurbanlıklar bizim için sıratı geçmeye yarayan binek oluyor.
Bayram namazlarında İslâm dünyasının zikir ve tesbihiyle yeryüzü büyük depremle sarsılarak her zerre Allahu ekber(Allah en büyüktür) deyip, kıblesi olan şanı yüce Kâbenin samimî kalbiyle niyet edip, Mekke ağzıyla, Arafat Dağı diliyle Allahu ekber diyerek, o tek kelime, dünyanın çevresindeki umum müminlerin mağara gibi ağızlarındaki havada görünüyor.
Birtek Allahu ekber kelimesinin sesinin yankılanmasıyla hadsiz Allahu ekber meydana geldiği gibi, o kabul edilen zikir ve tekbir, gökleri dahi çınlatıp berzah âlemlerinide çalkalandırarak ses veriyor.
İşte Allah, bu yeryüzünü kendine secde eden kullarına mescid eyliyor. Ve varlıklara beşik yapıyor. Ve kendine tesbih eden ve tekbir getiren, "Allahü ekber" diyen Zât-ı Zülcelâle, yerin atomları adedince hamd ve tesbih ederek varlıklar adedince hamd ediyoruz. Bize bu nevi kulluğu öğreten Peygamberimiz Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmına ümmet eyleyen Allah’a binlerce şükürler olsun!