İman ehli arasında uhuvvet, kardeşlik ve muhabbet esastır.
Muhabbet, kardeşlik, sevmek, İslamiyet'in mizacıdır (ruhu), bağıdır.
“Mü’minler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin.” Hucurat Sûresi, 49:10.
“Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir.” Fussılet Sûresi, 41:34.
“Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlere gelince, Allah iyilik yapanları ve iyi kullukta bulunanları sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:134.
Uhuvvet için bir düsturu beyan edeceğim ki, o düsturu cidden nazara almalısınız: Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. Uyumlu ittihad gittiği vakit, mânevî hayat da gider.
“İhtilâfa, ayrılığa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider.” Enfâl Sûresi, 8:46. işâret ettiği gibi, dayanışma bozulsa cemaatin tadı kaçar. Bilirsiniz ki, üç elif ayrı ayrı yazılsa (1+1+1) kıymeti üçtür. Adetlerin dayanışması ile toplansa, yüz on bir (111) kıymetinde olur.
Müminlerde nifak ve parçalanmaya, kin ve düşmanlığa sebep olan tarafgirlik ve inat ve haset,
hakikatçe
ve hikmetçe
vebüyük insanlık olan İslâmiyetçe
ve şahsi hayatça
ve sosyal hayatça
ve mânevi hayatça
çirkin ve reddedilmiştir. Zararlı ve zulümdür ve sosyal hayat için zehirdir.
Hakikat nazarında zulümdür. Ey mümine kin ve düşmanlık besleyen insafsız adam! Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi batırmaya ve o haneyi yakmaya çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâlara işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ bir tek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.
Aynen öyle de, sen, bir Rabbâni ev ve bir İlâhi gemi olan bir müminin vücudunda, iman ve İslâmiyet ve komşuluk gibi, dokuz değil, belki yirmi mâsum sıfat varken, sana zararlı olan ve hoşuna gitmeyen bir câni sıfatı yüzünden ona kin ve düşmanlık bağlamakla o vücudun manevi evinin mânen batmasına ve yanmasına, tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi çirkin ve gaddar bir zulümdür. (22. Mektup’tan)