Meslek hayatımızda başımıza gelen, sanki fıkra gibi olan, bazı enteresan vakalardan, esprili bir olayı da siz çok kıymetli okuyucularımızla paylaşmak istedik:
1993 yılında yani bundan 30 sene önce bel ağrılarım için Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi polikliniğine gittim. Sıtkı Bey, defaetle, tekrar tekrar söylemesine rağmen kendi hatıramı bir türlü kaleme alamadım. Her neyse, çekilen filmler, yapılan tetkikler neticesinde bel fıtığı için ameliyat olmam söylendi. Ameliyat olmaktan çekindiğimden hemen karar veremedim.
Bu kararsızlık aylar sürdü. Ağrılar artmaya başlayınca tekrar hastaneye muayeneye gittim. Cevap yine aynı “ameliyat olacaksın” Sonunda müzminleşen bel fıtığı rahatsızlığımdan kurtulmak için ameliyat olmaya karar verdim.
Benim ameliyattan önceki hayatımda da çenemi açamama gibi bir problemim var. Herkes ağzını iki parmak girecek şekilde açarsa benim ağzım bir parmak sığacak şekilde ancak açılır. Bunu tetkikler esnasında doktorlara söyleme gereği duymadım, aklıma da gelmedi. Bu kadar sıkıntı çıkaracağını nereden bilecektim, elbette bilemezdim.
Ameliyat öncesi hastalara anestezi uygulamaları yapılıyor. Daha sonra entübe ediliyor. Yani hastanın soluk borusuna mutlaka bir tüp yerleştiriliyor. Sağlık bakanımız Korona döneminde yaptığı basın toplantılarında “Şu kadar hasta entübe” diye bildirirdi. Soluk borusuna yerleştirilen bir tüp aracılığı ile anestezist hastanın solunumunu sağlıyor.
Lafı uzatmayalım. Benim arkadaşım olan Prof. Dr. Sıtkı Göksu anesteziye başlarken ağzım normal açılamadığı için boğaza takılacak tüpü boğazıma yerleştirmekte çok zorlanmış. Çünkü çenem yeterli derecede açılmıyor. Takmak için çok uğraşmış. Dakikalarca onu takmaya uğraşmışlar. Akla gelmeyecek, beklenmeyen bu problem için anestezi tecrübelerini kullanarak sonunda çözüm bulunmuş ve mesele halledilmiş.
Ameliyattan sonra ameliyathanede olanları bizzat yaşayan Prof. Dr. Sıtkı Göksu Hocam bana ameliyathanedeki benimle ilgili yaşadıklarını anlattı. Ve sordu:
“Senin ağzının açılması ile ilgili bir problemin var mıydı?” Ben bu soru karşısında çok şaşırdım. “Evet” dedim. “Ben size söylemedim.” Çünkü bu konuyla anestezinin alakasını hiç kuramadım. Ben ameliyattan önceki dönemde de çene eklemimdeki bir problemden dolayı ağzımı fazla açamazdım. Bu duruma alıştığım için lokmaları küçük parçalara ayırıp, öyle ağzıma atarım.
Böylelikle ağız açıklığının sağlık açısından olduğu gibi, anestezide de ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş oldum.
Gaziantep Üniversitesi Matbaa Müdürü Tahsin Kılıç