İnsanın başına gelenlerin pişmiş tavuğun başına gelmediği herkesin malumudur. Burada da gecesi gündüzüne karışan nöbete girdiği zaman sadece 32 (yazıyla otuz iki) saat anestezi doktoru olarak hizmet veren kliniğimizdeki anestezi doktorlarından birinin hikayesi. Burada bir ayrıntıdan bahsetmeden geçmeyelim. O zamanlar nöbetçi olan bir anestezi hekimi sabahleyin mesaiye gelir ertesi gün mesai bitiminde saat 16:00-17:00’de yorgun argın evine dönebilirdi. Yani nöbet süresi 32-33 saatti. Allah’tan bu sağlık bakanlığının yeni düzenlemesi ile 24 saat düşürüldü ve 24 saatin sonun da izin hakkı getirildi.
Evet şimdi çiçeği burnunda Prof. Olan Prof. Dr. Abidin Murat Geyik Hocamız bize yıllar önce, asistan olduğu yıllarda tahminim 2007 yılı falan olabilir, başından geçen bir anestezi hatırasını kısaca anlatacak. Buyurun Hocam:
Bir gün biz beyin cerrahisi ekibi olarak ameliyathanede D Bloktaki odadayız. Ameliyathanedeki odada da ses yok, çıt yok. Vahap bey (Prof. Dr. Abdulvahap Gök), İbrahim bey (Doç. Dr. İbrahim Erkutlu) ve ben beyin cerrahisi ameliyatı yapıyorduk. Sanırım hatırladığım kadarı ile anevrizma ameliyatı olabilir.
Salonda herkes pür dikkat! Çok dikkatli ve sessiz çalışıyoruz. Vahap bey de zaten her zaman sessiz çalışıyordu, biliyorum. Ameliyathanedeki herkesin bildiği gibi zaten çok sessiz çalışan bir hocamızdı. Anestezinin uygulamasını yapan anestezi asistanı hafif kilolu bir erkek arkadaş vardı.
Birden bir şey oldu. Mikroskobun dürbün tarafı anesteziye daha yakın olduğu için İbrahim bey oradaydı. Biz hoca’nın sağındayız. İbrahim bey solda o zaman. Birden pat diye bir ses geldi asistan arkadaş yere düştü.
Vahap bey: Ne oldu dedi? İbrahim bey baktı. Hocam asistan arkadaş yere düştü dedi.
Asistan olan arkadaş, adam kalktı yüzünü ovaladı. Meğerse yorgunluktan uyumuş.
Vahap bey yine istifini bozmadı. Ya arkadaşa bir bakın bir şey oldu mu? Falan dedi.
Sonra asistan: Yok hocam iyiyim. Dedi. Birden tabureden ayağı kalktı. İyiyim dedi.
Hakikaten ilginç bir olaydı.
Hastanede anestezi asistanın bu durumu muhtemelen nöbet ertesi olduğu için uykusuzluktan, yorgunluktan, bitkinlikten olabilir. Ondan dolayı düşmüştü. Allah’tan sevindirici olan düşmesine rağmen kendisine bir şey olmadı. Başını bir yere çarpmadı. yani bir yere değip, çarpıp kanama da gelişebilirdi.
Sonuç olarak nadir görülebilecek, ilginç bir hadiseydi. Yani bunu size belirtmek istedim.
Prof. Dr. Abidin Murat Geyik