Galatasaray maçından sonra neler oldu neler. İhtilal önce kendi evlatlarını yermi misali 30 yıl önce bu kulübe çocukken giren, yüzbinlerce deplasman kilometre yapan, yüzlerce kamp, deplasman gören, binlerce antreman yapan, anne, babasını görmeyen, eşini, çocuklarının doğumunu deplasmanda duyan Erdal Güneş'e bu başkan ve yönetim sadece dört hafta sabretti, üstelik Galatasaray maçı öncesi Erdal Güneş bizim evladımız deklarasyonunun mürekkebinin üstünden 24 saat geçmeden gönderildi, arkasından sportif direktör Adnan Erkan kısaca tam basın mensuplarının, spor yazarlarının istediği kaotik, kaos dolu bir ortam ve süreç.
Herkes beni telefonla arıyor, mesaj atıyor, " Kenan abi senin yazıların nerede, bu ortam nedir, senin görüşlerin, öngörün diye " sağolsunlar.
Ben bu takımın dört haftalık lig süreci ve sonrasını lig başlamadan önce zaten yazdım. Benim için bu yaşanlar sürpriz değil, bunu Erdal Güneş ve başkan ile gerek telefonla gereksede yazıyla paylaştım. Çünkü söz uçar yazı kalır. Benim yazılar arşivde duruyor.
Gelelim Sumudica meselesine ;
Bu adam ile yazdıklarım, yorumlarım hepsi arşivlerde duruyor. Milim gramda fikirlerim, duruşum değişmez.
Çünkü bizler elhamdüllah Gaziantepliyiz, Şehreküstülüyüz, Akyolluyuz, Tabakhaneliyiz, Karşıyakalıyız, Hoşgörlüyüz, Çıksorutluyuz, Kürttepeliyiz, Eblehanlıyız.
Bizler gururluyuzdur, secaatliyizdir, haksızlığa eyvallahımız yoktur. Yeri geldiğinde Ömer Seyfettinin hikayesinde olduğu gibi diyetini her neremizle olursa olsun öderiz. Çünkü herkesin mercimeklisi evinde pişer kültürü ile yetişmişiz. Çünkü bizim şehrimizin hikayesinde atalarımızda teslim olmak yoktur. Onun için dünya'da tek gazi şehir olan, onun için 30 bin kişilik nufüsü ile bir yıl boyunca 7'den 77'ye topsuz, tüfeksiz, cephanesiz, affedersiniz atının dışkısından çıkan buğday ile kara ekmek yapan ve fransızına, italyanına, ingilizine kafa tutan bir kültürden geliyoruz.
Yani demek istediğim şu ;
Bu şehir tüm dünyaya kafa tutarken bir romene teslim oluyor.
Üstelik giderken ekran önünde söylediklerinin haricinde neler söylediklerini şimdi TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan vekili Müslüm Özmen ve Mali As Başkan Mahsun Altunkaya'ya bir sorun bakalım.
Bu şehre küfredeni, bu şehri aşağılayanı, yetmedi istifa edip gittikten sonra daha Çaykur Rizesporun başına geçmeden onlara taktik veren, cebinden ekstre prim veren adamı yüzlerce kişiyle kahraman gibi karşılayıp, yetmedi sanki imza törenini Mourinho gelmiş gibi yapıp, 38 yaşındaki çantacısı Morais ile imza attırıyorsunuz.
Ne diyelim ;
Celladına aşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan sesi dinlet
Müstehaktır ona her türlü zillet.
Biz yıllarca Celal Doğan, Kızıl ve sonraki başkanlar döneminde İbanla değil, hep imanla yazdık, hep kalbe yazmaya, dokunmaya gayret ettik.
Onun için bazen çekilmek, geriden seyretmek iyidir.
Çünkü ;
Mevlana ne güzel söylemiş ;
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye
Birde söyleyene bakarım, adam mı diye.
Kalın sağlıcakla.