Bir türkünün sözleri “Kendim ettim kendim buldum. Gül gibi sararıp soldum.” şeklindedir. Acaba öyle mi?
Bu konu ile ilgili hikayelerimize bakalım:
Hindistan’da yaşlılardan nefret eden bir kral barmış. Bu kral yetmiş yaşını geçmiş herkesin sürgüne gönderilmesi için bir yasa çıkarır. Kralın bakanlarından biri ise annesini çok sevdiği için annesinin sürgün yaşı geldiğinde onu evde gizli bir odaya saklar. Yıllar geçer komşu krallık hükümdarı bir bilmece yollar ve eğer kral bu bilmeceyi doğru bilemezse topraklarının işgal edileceğini bildirir. Bilmecede birbirine çok benzeyen iki attan hangisinin yavru olduğunun bulunması istenir. Kral bulmacayı çözmeye söz veren bakanından yardım ister.
Bakan bu bilmeceyi çözemez ancak yaşı sayesinde çokça bilmece duymuş olan annesine götürür. Annesi de oğlundan atların önüne çimen koymasını ister ve geri adım atanın anne olduğunu söyler. Bunun ardından daha pek çok bilmece sorulur ve bakan yanıtları annesinde arar. En sonunda komşu hükümdar pes eder ve müttefik olmaya karar verir. Kral bunun üzerine bakanı çağırır ve bilgisinin kaynağını sorar. Bakan krala gerçeği anlatır. Kral bunun üzerine kızmak yerine sürgün yasasını kaldırır ve yaşlıları onurlandırır.
Bu birinci kıssa, hikaye idi.
Son yüzyılda ortalama yaşam süresi; sağlık alanındaki gelişmeler ve bilinçlenme, ekonomik iyileşmeler ve halk sağlığı hizmetlerinin gelişimine paralel olarak arttı. Bu beraberinde yaşlı nüfusun oranını yükseltti. Ülkemiz nüfusunun neredeyse onda biri yaşlı nüfus.
Her şeyin parayla ölçüldüğü günümüzde sosyal değerlerimizi kaybettik.
Ubasute yaşlı ya da hasta yakınlarının ormanın ücra bir köşesinde ölüme bırakmak anlamına gelen eski bir Japon halk adeti. Bu da ikinci kıssa.
Bu bilgilerden hareketle bizim vazifemiz başta anne babalar olarak büyüklere hürmet göstermektir. Yoksa ayetin emrettiği hürmeti göstermemek dünya ve ahirette zarara, ziyana vesiledir.
"Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır." İsrâ Sûresi, 17:23-25.
İşte, ey insan, aklını başına al.
Eğer sen ölmezsen, ihtiyar olacaksın. "Dünyayı da, âhireti de kaybetti." Hac Sûresi, 22:11. sırrıyla, sen anne-babana hürmet etmezsen, senin evlâdın dahi sana hizmet etmeyecektir.
Eğer âhiretini seversen, işte sana mühim bir hazine,define: Onlara hizmet et, rızalarını al.
Eğer dünyayı seversen, yine onları memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahatlı ve rızkın bereketli geçsin. Yoksa onlara değer vermemek, ölümlerini temenni etmek ve onların nazik ve çabuk etkilenen, kırılgan kalblerini
İncitmekle “Dünyayı da, âhireti de kaybetti." Hac Sûresi, 22:11.Sırrına mazhar olursun.
Eğer rahmet-i Rahmân istersen, o Rahmân'ın korumak üzere bırakılan emanet olan kişilerine ve senin evindeki emanetlerine rahmet et.