Malum şair “Beni bu havalar mahvetti.” diyor. Bizi de bu sıcak yaz günleri mahvediyor mu?
Bu sıcak havalarda biz “ah, öf, öldüm, bittim mahvoldum.” mu demeliyiz? Yoksa “Her şey zıddı ile bilinir kaidesi, kuralı gereği bu sıcak havaların kıymetini, hiç bir şeyin kararında kalmadığını gelip geçtiğini mi bilmeliyiz?
Kış ayında: kardan, soğuktan, kış ayında barınmaktan, bir yerden bir yere gitmenin zorluğundan vs şikayet ederiz.Haydi bakalım müjde yaz geldi. Çiçekler açtı. Bütün meyve ve sebzeler bu mevsimde mahsul, ürün vermeye başladı.
Keyfimize diyecek yok. Ancak 40-45 dereceye varan hatta rekor olarak 50 derece olan sıcaklık bizi mutazarrır etmekte maddi ve manevi-ruhi zarara uğratabilmektedir. Gündelik hayatımızın devam ettirilmesini zorlaştırmaktadır. Fizyolojik fonksiyonlarımızı devam ettirmek hatta nefes almak zorlaşmaktadır. Çözüm ne olmalı?
Klasik olacak ama 10:00-15:00 saatleri arasında mümkünse dışarıya çıkmamalıdır. Özellikle yaşlılar, çocuklar, özürlüler, hamileler gibi gruplar için bu kural çok önemlidir.
Güneşde yanacağız diye saatlerce güneşte kalıp, güneşte yanıp kavrulmamalı, kebap olmamalıdır.
Güneşten koruyucu kremlerin suya girildiğinde (deniz, nehir, baraj, göl) etkisinin tamamen kalkacağı unutulmamalı.
Sıcakta uzun süre kalınıyorsa uzun kollu gömlek, uzun pantolon tercih edilmelidir. Uzun kollu gömlek sizi hem güneşten hem de meyve ve sebzelere temas esnasınd alerji, kaşınma ve sivrisinek ısırmalarından koruyabilir.
Eğer güneç çarptı ise doktor yardımı alınmalıdır. Doktor gelinceye kadar, gölge serin bir yerde beklemelidir. Bol su ve sıvı gıdalar alınmalıdır.
Güneş çarpması gelişen hastayı serinletmek için varsa buz konur, yoksa soğuk su ile duş alınmalıdır. Alına, kasıklara,koltuk altlarına boyuna yani ana atar damarların geçtiği yerlere soğuk kompres uygulanmalıdır.
Evlerdeki, iş yerlerindeki klimaların hijyenik olmadığı unutulmamalıdır. Klima yerine vantilatör ile serinlenme daha iyi olabilir.
Ayrıca çok sıcak havalarda arabanın içi veya ev gibi kapalı mekanlar klima veya vantilatörle soğutulmalıdır. Klima çalıştırılmadan önce o oda iyice havalandırılmalıdır.
Güneşin aslında bizim lambamız ve hizmetkarımız olduğu, “güneş girmeyen eve doktor girdiği”, bütün bitkilerin meyvelerinin güneş sayesinde piştiği unutulmamalıdır.
Yaz aylarında bizler de daima “Huzma safa, da’ma keder. Safi olanı al, keder, üzüntü vereni bırak veya iyisini al, kötüsünü bırak.”deyip iyi şeylerden, iyi istifade etmeliyiz. Aşırı sıcaklar gibi hadiselerin de hikmet ve ibret yönünü görmeliyiz vesselam.