İki maç sıfır çekmişiz. Üstelik 5 gol yemiş, tek gol. Erdal Güneş hoca bu zorlu ve önemli deplasmanda takımın iki sprinter ve özellikle deplasmanda önemli kontratak silahları Gradel ve Lazaroviçi kulübede tutarak başladı. Amacı öncelikle oyunu tutmak ve orta alan direncini yükseltmek. Ama felaket bir ilk on dakika başlangıcı yaptık. Ne top tutabildik, ne savunma, ne karşılama. Resmen abondone olduk. Allahtan onlar kaçırdı ve daha sonra Papy savunma direncini artırdı, Maksim direksiyona geçti. Jevtovic ve Furkan 'a orta alanda Bikel ileride Riascos eşlik edince önce oyunun kontrolünü aldık, sonra pozisyonlar geldi. Riascos bomboş vurdu direği salladı, Furkan Messi gibi çalımlarla kalecinin burnunun dibine kadar geldi ama Furkan gibi bitirdi. İkinci yarı önce Gradel hamlesi geldi. Oyun bizim açımızdan iyi gidiyordu. Taki 70. Dakikaya kadar o dakikada resmen aktif alanın içindeki Chilessi'yi yok sayıp hayalet rolüne sokan Yan hakem, Var, Avar hep birlikte golü verdiler. Daha sonra gol ve puan için Markoviç hamlesi geldi. Maalesef sıkıntı şu oynayanlar ve takımın omurgasını oluşturanlar Papy, Ertuğrul, Jevtovic, Maksim, Furkan yeniler kaleci güven vermiyor, sağ ve sol kanat Kitsiu ve Hanusekin bırak yarısını çeyreği bile olamaz. İkinci yarı güya gol için bastırıyoruz ama pozisyonumuz yok.
Ve bu takım sadece 1 numarası, kaptanı ve kalecisini değil aynı zamanda kalbini satmış.
Maç sonrası Batuhan dışarı tezahüratları geldi. Sanki kulübede Altay Bayındır var.
Maalesef benim için sürpriz değil, çünkü bu kumaştan bu elbise çıkar.
Burası süper lig. Hiç bir alanda boşluk kaldırmaz.
Macera, kumar ve Rus ruletinin sonu intihar.