Yeryüzü Tarlası ve Bitkiler

İnsanlar yeryüzünü gezip ibret nazarı ile baktıklarında gördükleri müşahede ettikleri her şey marifetullah, Allah’ı bilmek olur. Bu konu ile ilgili bitkileri örnek aldığımız bir kısmı paylaşayım.

Çünkü gözümle göremediğim siz çok kıymetli, sevgili, candan, ruh u canımla sevdiğim, ama yazılarımla her an beraber olduğumuz okuyucularımı çok seviyorum.

Hepiniz biliyorsunuz; bir yazana mutlaka bir de okuyan lazım. Bir ressam eğer resmini, eserini beğeniyorsa, çok usta ise “Görmek ve görünmek ister.” Onun için resim sergileri açar. Mesela Laonardo da vinci’ni Mona lisa’sı gibi eserler hayranlarını müzelerde bekler.

Yeryüzünün tarlasında bitkilerin her bir topluluğu, hal ve davranış dili ile ve kabiliyet diliyle Fâtır-ı Hakîm’i olan Allah’tan sual ediyorlar, dua ediyorlar ki, "Ey Rabbimiz! Bize kuvvet ver. Yeryüzünün her bir tarafında topluluğumuzun bayrağını dikmekle Allah’ın Rab’lık saltanatını dilimizle ilân edelim. Ve yeryüzü mescidinin her bir köşesinde Sana ibadet etmek için bize Tevfik, muvaffakiyet, başarı ver. Ve yeryüzü sergisinin her bir tarafında Senin güzel isimlerinin nakışlarını, Senin benzersiz ve antika sanatlarını kendi lisanımızla sergilemek için bize bir değer ve seyahate güç ver" derler.

Fâtır-ı Hakîm olan Allah, onların manevi dualarını kabul eder. Bir topluluğun tohumlarına kıldan kanatçıklar verir; her tarafa uçup gidiyorlar, toplulukları namına Allah’ın isimlerini okutturuyorlar. (Örnek: Pek çok dikenli bitkiler ve bir kısım sarı çiçeklerin tohumlarındaki gibi.)

Ve bir kısmına da, insana lâzım veya hoşuna gidecek güzel et veriyor, insanı ona hizmetçi edip her tarafa ekiyor.

Bazı topluluklarına da, hazım olmayacak sert bir kemik üstünde hayvanlar yutacak bir et veriyor. Böylece hayvanlar onu çok taraflara dağıtıyorlar.

Bazılara da çengelcikleri verip her temas edene yapışıyor. Sonuçta başka yerlere giderek taifesinin bayrağını dikerler. Sâni-i Zülcelâl olan Allah’ın antika sanatını sergiliyorlar.

Ve bir kısmına da -acı düvelek denilen bitkiler gibi- saçmalı tüfek gibi bir kuvvet verir ki, vakti geldiği zaman onun meyvesi olan hıyarcık düşer, saçmalar gibi birkaç metre yerlere tohumcuklarını atar, eker, diker. Fâtır-ı Zülcelâl olan Allah’ın zikir ve tesbihini çok diller ile söylettirmeye çalışırlar. Ve bunu gibi, kıyas et.

Fâtır-ı Hakîm ve Kadîr-i Alîm olan Allah, tam bir düzenlilik ile, her şeyi güzel yaratmış, güzel donatmış, güzel gayelere yöneltmiş, güzel vazifelerle vazifelendirmiş, güzel tesbihat (Allah’ı takdis ve tenzih etme, Hakk’ın her türlü kusurdan ve noksandan uzak olduğunu dile getirme) yaptırıyor, güzel ibadet ettiriyor.

Ey insan! İnsan isen, şu güzel işlere tabiatı, tesadüfü, faydasızlığı (gayesizliği), sapkınlığı

karıştırma, çirkin etme, çirkin yapma, çirkin olma. (Sözler’den alınmıştır.).

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri