İlginç bir o kadar da müthiş bir maç oldu.
Düşünün rakip Fenerbahçe çılgın taraftarları önünde süper yıldızları ile ilk 20 dakikada 2-0 öne geçmiş. En iyi oyuncusu Maksim saçma sapan bir kırmızı kart ile atılmış ve 10 kişi kalmışsın.
Herkesin beklentisi maçın daha 20. dakikada bittiği ve farkın çok daha açılacağı şeklindeydi. Ama futbol laubaliliği ve şaklabanlığı kabul etmez. Devre biterken gelen Arda golü bizim takıma cesaret getirirken, Fenerbahçe'nin oyuncularının, teknik adamlarının ve özellikle taraftarlarının aklında halen geçen sezonki İstanbulspor , Giresunspor beraberlikleri oluştu.
İkinci yarı biz direndik, Batuhan direndi, direkler direndi, Arda, Papy ve diğerleri savaştı. Son ana kadar beraberlik umudunu taşıdık ama yetmedi, kalitenin yanında Abdülkadir Bitigen'in tüm ikili mücadeleri Fenerbahçe lehine kullandı.
Belki dün gece kaybettik ama sahada ezilerek, tabelada ezilerek, skorda ezilerek yenilmedik.
Sadece kadro derinliği ve kalitesine yenildik.
Düşünün maç öncesi imzadan sonra sahaya çıkıp taraftarlarını selamlayan Cengiz Ünder ve Fred'in sadece bonservisi 25 milyon euro.
Biz neler yapmışız ;
Kısaca özetleyeyim.
İki yıl önce takımın neredeyse başkanlık odası dahil bütçesini verdiğimiz Erol Bulut tam 14 kendi futbolcusunu aldı. Yetmedi giderken 30 trilyon tazminat aldı.
Biz lig başladı, başlayacak derken habire transfer yapıyoruz. En iyi kalecimiz ve kaptanımızı göndermek zorunda kalıyoruz.
kısaca sadece beni değil, tüm sporseverleri Gaziantep FK futbolcuları, teknik direktör Erdal Güneş şaşırttı. Bu maçın kilidi kaliteye, tekniğe karşılık vermek değildi, bu maçın kilidi savaşmak, pres yapmak, mücadeleydi.
Onu gördüm, yaptılar ama havalar puslu Güneş açması için Sivas, Konya, Galatasaray maçlarına ve sonuçlarına bakmak lazım.
Teşekkürler çocuklar...