1 Ağustos 2023 tarihindeki milyoner yarışmasında yarışmacıya “Kebir” tabiri soruldu. Yarışmacı maalesef doğru cevabı bilemedi. Bu vesile ile kebir kelimesinin büyük, âli, yüce gibi anlamlara geldiğini hatırlatalım.
Ayrıca bu kelime ile ilgili şu bilgileri de paylaşalım:
1. Büyük, ulu: “Câmi-i kebir: Ulu câmi.” “Sefîr-i kebir: Büyük elçi.” Fransa ihtilâl-i kebîrinde icrâât-ı müfritede bulunan… (Fâik Reşat).
2. Yaşlı: “Veled-i kebir: Büyük evlât.”
3. Çocukluktan çıkıp bülûğa ermiş kimse.
4. “Bütün varlıkları kendinden yaratan, evveli ve sonu olmayıp ezelden ebede devam eden, varlığı noksansız ve mükemmel, zat ve sıfatlarıyla en büyük, kibriyâ sâhibi” anlamında esmâ-i hüsnâdan (Allah’ın en güzel isimlerinden)’dır. (http://lugatim.com/s/kebir)
Bu kelimenin istimali, kullanılması değişik şekillerde olabilir:
Mesela: Rabbimizden gelen ve Rabbimizi bize tarif eden Kur'ân, şu kitab-ı kebir-i kâinatın (kainatın büyük kitabının) ezeli tercümesidir.
Eğer o âlem-i kebir (büyük alem, kainat) bir ağaç olarak hayal edilirse, Peygamberimizin nuru hem çekirdeği, hem meyvesi olur. Cenab-ı Hak kâinatı bir mescid-i kebir, bir büyük cami şekline döndürmüştür.
Allah ki, vücub-u vücud ve vahdetine, şu kitab-ı kebir-büyük kitap denilen âlem, bütün yazıları ve fasıllarıyla, sayfalarıyla, satırlarıyla, cümleleriyle, harfleriyle şahitlik eder. Alem-i sağîr (küçük alem) denilen insan, ölümden ve harabiyetten kurtulamadığı gibi, insan-ı kebir (büyük insan) denilen âlemin de ölümden kurtuluşu yoktur.
İsm-i Âzamla beraber binbir Esma-i İlahiye içinde bulunan Cevşenü'l-Kebir (Büyük Cevşen) isimli dua kitabı vardır. Burada 1001 ismi ile Allah’ı zikir olduğu gibi, kısa sureler (Yasin, tabereke, amme gibi) de vardır. Ayrıca Veysel Karani gibi büyük zatların dua, niyaz, yakarış ve münacatları da vardır.
Kur'ân'ın hakiki ve tam bir nevi münâcâtı, duası ve Kur'ân'dan çıkan bir çeşit hülâsası olan Cevşenü'l-Kebir namındaki Peygamberimizin(a.s.m.) münacatı, duasında yüz defa "Sen aczden ve şerikten (ortaktan) münezzeh (kusur ve noksanlıklardan uzak) ve mukaddessin (temiz ve paksın). Senden başka ilâh yok ki bize imdat etsin. El-aman, el-aman! (İmdat, emniyet, yardım dileği) Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, kurtar ve bize kurtuluş ver ." cümlesinin tekrarında, tevhid gibi kâinatça en büyük hakikat ve yaratıkların rububiyete karşı tesbih ve tahmid ve takdis (Tesbih:Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma, Tahmid: Allah’ı övme ve ona şükürlerini sunma, Takdis: Allah’ı her türlü eksik ve çirkinlikten yüce tutma) gibi üç muazzam vazifesinden en ehemmiyetli bir vazifesi ve sonsuz, ebedi mutsuzluktan kurtulmak gibi insanlığın en dehşetli meselesi ve kulluk ve insanın acizliğinin en lüzumlu neticesi bulunması cihetiyle, binler defa tekrar edilse yine azdır.