Çok Aziz ve kıymetli okuyucularım. Kurban Bayramınız mübarek olsun. 28, 29, 30 Haziran ve 1 Temmuz 2023 Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri Mübarek Kurban Bayramını İhya ediyoruz, ihya ettik. Bu vesile ile bazı hakikatlerden bahsedelim:
İnsanlarda peygamberlik, insanlıktaki hayır ve kemâllerin özeti ve esasıdır.
Hak din, saadetin fihristesidir, özetidir.
İman, her türlü kusur ve çirkinlikten arınmış ve soyutlanmış güzelliktir.
Madem şu âlemde parlak bir hüsün, güzellik geniş ve yüksek bir hayır, açık bir hak, üstün bir kemal görünüyor.
Açık bir şekilde, hak ve hakikat, peygamberlik içindedir ve peygamberler elindedir. Sapıklık, kötülük ve zarar onun muhalifindedir, karşıtındadır.
Kulluğun güzelliğinin binlerinden yalnız buna bak ki, Peygamber aleyhisselâm, kulluk yönü ile muvahhidînin (Allah'ın varlığına ve birliğe inananlar) kalblerini bayram ve Cuma ve cemaat namazlarında ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede topluyor.
Öyle bir surette ki, şu insan, Mâbûd-u Ezelînin hitabının büyüklüğüne, hadsiz kalblerden ve dillerden çıkan sesler, dualar, zikirlerle mukabele ediyor.
O sesler, dualar, zikirler birbirine dayanılarak ve birbirine yardım edip birleşerek, öyle geniş bir surette Mâbûd-u Ezelînin ilahlığına karşı Allah'ın varlığına ve birliğe karşı kulluk gösteriyor ki, güya dünya kendisi o zikri söylüyor, o duayı ediyor ve dört bir tarafı ile namaz kılıyor ve etrafıyla, göklerin izzet ve azametle nâzil olan, inen
"Namazı dos doğru kılın." Bakara Sûresi, 2:43, 83, 110. emrini, dünya uyuyor, tabi oluyor.
Bu birlik sırrı ile, kâinat içinde bir atom gibi zayıf, küçük bir mahlûk olan şu insan, kulluğun büyüklüğü yönüyle
Yer ve Göklerin Yaratıcısının sevgili bir kulu
ve yerin halifesi, sultanı
ve hayvanların reisi
ve kâinatın yaratılışının neticesi ve gayesi oluyor.
Evet, eğer namazların arkasında, hususan bayram namazlarında, bir anda Allahu ekber diyen yüzer milyon insanların sesleri, gayb aleminde, görünmeyen alemde birleşir. Görünen alemde dahi birbiriyle birleşip toplansa, dünya tamamıyla büyük bir insan olur. büyüklüğüne oranla büyük bir sadâ, ses ile söylediği Allahu ekber'e
eşit, denk geldiğinden, o Allah'ın varlığına ve birliğe inananların birleşmesi ile bir anda Allahu ekber demeleri, dünyanın büyük bir Allahu ekber'i hükmüne geçiyor.
Adeta bayram namazlarında İslâm aleminin zikir ve tesbihiyle yeryüzü büyük depreme, kıyamete mazhar olur.
Dört bir yanı ve etrafıyla Allahu ekber deyip, kıblesi olan Kâbe-i Mükerremenin samimî kalbiyle niyet edip,
Mekke ağzıyla,
Arafat Dağı diliyle Allahu ekber der.
O tek kelime, dünyanın etrafındaki bütün mü'minlerin mağara gibi ağızlarındaki havada görünüyor.
Bir tek Allahu ekber kelimesinin sesinin yankılanması ile sınırsız Allahu ekber meydana geldiği gibi, o kabul olmuş zikir ve tekbir, gökleri dahi çınlatıp berzah âlemlerine (öldükten sonra ruhların gittiği, dünya ile âhiret arasındaki âlem) de dalgalanarak sadâ veriyor.
İşte, bu arzı böyle kendine secde eden ve ibadet eden ve kullarına mescid ve yaratıklarına beşik ve kendine teşbih edici ve tekbir getiren, "Allahü ekber" diyen eden Zât-ı Zülcelâl vardır. Allah’a yerin atomları adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve yaratıkları sayısınca hamd ediyoruz. Bize bu nevi kulluğu ders veren Peygamberimiz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmına ümmet eylemiş. (17. Lem’a 9. Nota’dan)