( 14 Mayıs 2023’de kutlanan ANNELER GÜNÜ ve 18 Haziran 2023’de kutlanacak BABALAR GÜNÜ vesilesi ile)
Önce ayet mealleri ile konumuza başlayalım: “Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin." İsrâ Sûresi, 17:44. "Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır." İsrâ Sûresi, 17:23-25.
Ey evinde ihtiyar bir anne veya babası veya akrabasından veya iman kardeşlerinden bir amel-mande (iş yapamaz durumda olan, bakıma muhtaç) veya âciz, zayıf, hasta bir şahıs bulunan gafil!
Şu âyet-i kerimeye dikkat et, bak: Nasıl ki bir âyette, beş tabaka ayrı ayrı surette ihtiyar anne ve babaya şefkati davet ediyor.
Evet, dünyada en yüksek hakikat, baba ve annelerin evlâtlarına karşı şefkatleridir.
Ve en yüksek hukuk dahi, onların o şefkatlerine karşılık hürmet haklarıdır.
Çünkü onlar, hayatlarını, tam bir lezzet alarak evlâtlarının hayatı için feda edip, harcıyorlar.
Öyle ise, insaniyetini kaybetmemiş ve insaniyeti canavara inkılâp etmemiş her bir çocuk, o muhterem, sadık, fedakâr dostlara hâlisâne (karşılık beklemeksizin) hürmet ve samimi olarak hizmet ve rızalarını kazanmak ve kalplerini hoşnut etmektir. (Amca ve hala, baba hükmündedir; teyze ve dayı, ana hükmündedir.)
İşte, o mübarek ihtiyarların vücutlarını ağır bulup, hoşlanmayıp ölümlerini arzu etmek ne kadar vicdansızlık ve ne kadar alçaklıktır, bil, ayıl!
Evet, hayatını senin hayatına feda edenin hayatının bitmesini, ölümünü arzu etmek ne kadar çirkin bir zulüm, bir vicdansızlık olduğunu anla!
Ey geçim derdi ile müptelâ (tutkun) olan insan!
Bil ki, senin evindeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet, felaket, belayı uzaklaştıran, evindeki o hoşlanmadığın ihtiyar veya kör akrabandır.
Sakın deme, "Geçimim dardır, idare edemiyorum." Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin geçim darlığın daha fazla olacaktı.
Bu hakikati benden inan.
Bunun çok kesin delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Yemin ederim, şu hakikat gayet kesindir.
Hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermelidir. (21. Mektup’tan)