6 Şubattaki iki deprem ve ayrıca 20 Şubat 2023’deki 6.4 şiddetindeki deprem ve diğer artçı depremler 11ili ve ilçelerini çok etkiledi. Bizlere korku azabını yaşattı. Bu vesile ile depremin bazı hikmetlerinden bahsedelim.
-Âdil ve Rahîm, Kadîr ve Hakîm olan Allah, neden hususî hatalara hususî ceza vermeyip koca bir maddeyi bela eder? Bu hal rahmetin güzelliği ve kudretin her şeyi kaplamasına nasıl uygun düşer? Kadîr-i Zülcelâl her bir maddeye çok vazifeler vermiş ve her bir vazifede çok neticeler verdiriyor. Bir maddenin bir tek vazifesinde bir tek neticesi çirkin ve kötülük ve musibet olsa da, diğer güzel neticeler, bu neticeyi de güzel hükmüne getirir.
Eğer bu tek çirkin netice vücuda gelmemek için, insana karşı hiddete gelmiş o unsur, o eleman o vazifeden yasaklansa, o vakit o güzel neticeler adedince hayırlar terk edilir. Ve lüzumlu bir hayrı yapmamak kötülük olması münasebetiyle, o hayırlar adedince kötülükler yapılır. Ta ki bir tek kötülük gelmesin gibi, gayet çirkin ve hikmete zıt ve hakikate aykırı ve kusurdur.
Kudret ve hikmet ve hakikat, kusurdan uzaktır. Madem bir kısım hatalar, elementleri ve dünyayı hiddete getirecek derecede bir kapsamlı, geniş isyandır. Ve çok yaratıkların hukukuna bir hakaretli tecavüzdür. Elbette, o cinayetin fevkalâde çirkinliğini göstermek için, koca bir unsura, öze çok vazifesi içinde, "Onları terbiye et" diye emir verilmesi hikmet ve adaletin ta kendisi ve mazlumlara, zulme uğramışlara, rahmetin ta kendisidir.
-Zelzele, deprem dünyanın içinde madenlerin alt üst olmasının neticesi olduğunu gaflette olanlar yayıp, adeta tesadüfî ve tabii ve maksatsız bir hadise nazarıyla bakarlar. Bu hadisenin mânevî sebeplerini ve neticelerini görmüyorlar, ta ki uyansınlar. Bunların dayandığı maddenin bir hakikati var mıdır? -Sapıklıktan başka hiçbir hakikati yoktur. Çünkü her sene elli milyondan çok nakışlı, muntazam gömlekleri giyen ve değiştiren dünyanın üstünde binler nevilerin birtek nevi olan sinek nevini düşün. Meselâ sinek taifesinden sayısız fertlerinden bir tek ferdin yüzer organlarından bir tek organı olan kanadının kast ve irade ve dileme ve hikmet cilvesine sahiptir. Ona ilgisiz kalmaması ve başıboş bırakmaması neyi gösterir? Değil hadsiz şuur sahibinin beşiği ve anası ve sığınılacak yer ve koruyucusu olan koca dünyanın ehemmiyetli filler ve vaziyeti, belki hiçbir şeyi, cüz'î olsun küllî olsun (az-çok), irade ve tercih veAllah’ın kasdı haricinde olmaz. Fakat Mutlak kudret sahibi Allah, hikmetinin gereğiyle, görünen sebepleri tasarruflarına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği, istediği vakit, bazen da bir madeni harekete emredip ateşlendiriyor.
-Haydi, madenî inkılâplar, değişimler dahi olsa, yine emir ve İlâhî hikmet ile olur, başka türlü olamaz. Örnek vermek gerekirse, meselâ bir adam bir tüfekle birisini vurdu. Vuran adama hiç bakılmasa, yalnız fişekteki, kurşundaki barutun ateş alması noktasına bakışı yönlendirip biçare öldürülenin büsbütün, tamamı ile hukukunu ziyan etmek ne derece aptallık ve deliliktir. Aynen öyle de, sonsuz kudret sahibi Allah’ın emir altına girmiş bir memuru, belki bir gemisi, bir uçağı olan dünyanın içinde bulunan ve hikmet ve irade ile depolanan bir bombayı (depremi) "gaflete dalanlar ve zulüm ve taşkınlıkta çok ileri gidenleri uyandırmak için ateşlendir" diye olan Rabbânî emri unutmak ve tabiata sapmak, ahmaklığın en iğrencidir. (Deprem konusu ile ilgili olarak Sözler'den faydalanılmıştır.)