Başlıktaki ifadeler Yahya Kemal’in ayni isimli şiirinden alınmıştır. 1 Şubat 2023 tarihinde, Çarşamba günü uzun bir aradan sonra Gaziantep’e kar yağmaya başladı… Dolayısı ile bembeyaz, yumuşacık karların arasında yuvarlanmak, kartopu oynamak, kardan adam yapmak, bu sömestr tatilinde bulunmaz bir fırsat. Kar yağışı ile birlikte bir sessizlik ve aydınlık oluyor. Şehrin bütün seslerini kar yutuyor.
Bu vesile ile kar şiirlerini de hatırımıza getirelim.
Dr. Cenab Şahabettin’in “Elhan-ı Şita” isimli kışla, karla ilgili şiiri çok meşhurdur. Bu şiirin başlığı “Kış sesleri, kış nağmeleri, kış ezgileri, kış musikileri” gibi Türkçeye çevrilebilir. Şair şiirin içinde; “Karlar ki semadan düşer düşer ağlar! Karlar ki havada uçar uçar ağlar!” der.
Bir türkü ise “Yüce dağ başında yağan kar idim” diye başlıyor, “Yağdı yağmur, güneş vurdu eridim.” diyerek devam ediyor.
Bazen kar yağışı lapa lapa olur, bazen her biri diğerine benzemeyerek yaratılan kar tanelerini görebilecek kadar küçük olur. Bu durum halk arasında “kar kırcıyor” diye adlandırılır. Kar taneleri o kadar hafiftir ki, 3000 metreden yere inmeleri yaklaşık 2 saat alabilir ve güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz görünürler.
Her şeyde hatta en çirkin görünen şeylerde bile bir güzellik yönü vardır. Bir kısım hadiseler zahiren çirkin, karışıktır. O dıştan görünüşün altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar vardır. Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam bitkilerin tebessümleri saklanmış.
Fakat insan, hem daima işin zahirine, dış yüzüne baktığı ve daima bencil olduğundan dış görünüşe bakıp çirkin olduğuna hüküm verir. Halbuki eşyanın insana bakan yönü bir ise Allah’ın isimlerine bakan yönü bindir.
Bize görünen çirkin mahlukların ve hadiselerin zahiri yüzleri altında gayet güzel ve hikmetli sanat ve yaratılışlarına bakan güzel yüzler yaratıcısına bakar. Çok güzel olan bu perdeler bize bu yaratılanların hikmetlerinden haber verir. Pek çok dışarıdan görülen intizamsızlıklar ve karışıklıklar pek muntazam bir kusursuz ve eksiksiz yazılardır. Bunun için görecek göz olması yeterlidir.
Meselâ, "kar"ı pek soğuk ve tatsız kabul ederler. Halbuki o soğuk, tatsız perdesi altında o kadar sıcak gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez. (Sözler’den)