Kara bulutların dağıldığı, Güneşli günlerin doğduğu Gaziantep FK’da şehrin valisi ve Büyükşehir belediye başkanı taşın altına ellerini koyunca hem futbolculara özgüven geldi hemde sanki takımın üzerinden büyük bir yük kalktı. Eh birde haftalar sonra Ankara’dan üç puan gelince adeta ekmekli kadayıf oldu. Sen yeterki güven verdi o zaman herkes görevini yapar. Milyon Euro’lar yerine kendi evladımızla yola devam etmek zaten başarıya inanmış bir topluluk çıktı ortaya. Erol Bulut baskısı ve yükünü üzerinden atam Gaziantep inanarak, isteyerek sahaya çıkıyor. Nitekim inan bir futbolcu topluluğu da olunca herkes koltuğunda rahat bir maç izlemeye başladı. Hatayspor maçında da kadro mühendisliği ne kadar dar olursa olsun Erdal Güneş çok iyi motive etmiş takımı. İlk 45 dakikada ise bence Gaziantep FK yapabileceğinin en iyisini yaptı. Geriye düşsede dengeyi sağlamakta geç kalmadı. Maxim’in liderliği ve takımın hırsı, azmi beraberliği getirdi. Baskıyı üzerinden atan futbolcuların Erdal hocaya inandıkları bir gerçek. Eh kulübe futbolculara onlarda kulübeye inanırsa kolej havası kendiliğinden oluşuyor. İkinci yarıya yine baskılı başlayan ve etkili de olan Gaziantep ikinci golü bularak rahat nefes alırken oyunun kontrolünü ise elinden bırakmayarak mücadele etti. Ama şu bir gerçek Gaziantep FK’da büyük bir kadro sıkıntısı var. Ama herşeye rağmen inanlar olduktan sonra kazanmamak içten değil. Sen yeterki sızlanmadan ve isyan etmeden elindeki malzemeyi kullanmayı bildi. Maxim, Halil İbrahim, Lazar Markoviç, Jevtoviç ve hepsi bu maçta bir değil iki kişilik oynayıp kazanmayı bildiler. Ankara’da olduğu gibi bu maçtan alınan galibiyette altı puan değerinde oldu. Hemde kafa olarak bittiği bir anda enkazdan çıkar gibi ayağa kalktı Gaziantep FK. Bu iki maç önemliydi. Erdal Güneş’te takımda görevini yaptı ve inanlar kazandı.