Şeyh Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri

Mesnevi de şöyle anlatılır;

Hindistanda akıllı bir bilge vardı. Uzak diyarlardan gelen çok fakir kimselere rastladı.Onların bu hallerine acıdı ve nasihatte bulundu.Biliyorum zor günler yaşıyorsunuz çektiğiniz yüzlerinizden belli,fakat şu sözlerimi iyi dinleyin. Gideceğiniz yolda filler var. O fillerin yavruları olur ve filler yavrularına çok düşkün olurlar sakın imkansızlık artınca o yavruları avlayıp yemeyin. O filler hep pusudadır yavrusunun kaybolduğunu anlayınca mutlaka kokusunu takip eder ve sizi bulur...der.Yolcular yola çıkar ve gerçektende öyle bir an gelir ki açlık onları gördükleri ilk fil yavrusunu avlamaya yöneltir. Içlerinden biri itiraz etsede dinlemez yavruyu avlar ve yerler. Gece olup herhes uykuya daldığında o itiraz edip eti yemeyen kişi açlıktan uyuyamaz dolaşmaya başlar .Bir file rastlar çok korkar, fil hortumuyla adamın ağzını koklar ve ondan koku alamayınca diğer uyuyanların yanına gelir ve onlarda yavrusunun kokusunu alır ve hepsini öldürür..!

İnsanlarda manevi bir koku olur. Kibir,hırs,şehvet düşkünü insanlardan da kötü huyları sebebiyle bu koku yayılır, tıpkı soğan sarımsak yiyenin hali gibi, ki yok yemedim desede, yalancının yok yalan söylemedim dediği  gibi hiç bişey değişmez. Mevlana hazretlerine göre, öldükten sonrada kabre giren kimsenin ağzını münker nekir koklar ve ona da, ona göre muamele ederler..Canı inciten hakkı incittiğinden haberdar olmazsa belirsiz ve sınırsız bir akıbetle karşılaşır, buda hakka riayet etmeyenlerin helakı için bir tuzaktır. 


HAYIRLI CUMALAR dilerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri