“ Geçinmenin yolu sen bilirsin.” Diyor rahmetlik Ahmet Miktat Ziylan Amca. Bizim yöremizde de (Kütahya) “Sen bilirsin dersen kavga olmaz.” denir.
Karşılıklı sevgi, saygı, mesuliyet, fedakârlık ve hoşgörü, tatlı dil ve güler yüz vardır. Bu esaslarla hareket edilirse, fıstık kabuğunu doldurmayacak hâdiseler büyütülmez, kavgaya dönüşmez. Evlilik, mukaddes bir ortaklıktır.
“Sen bilirsin.”
“–Pekâlâ bunu neye borçlusunuz? Bir-iki kelimeyle ifade edebilir misiniz?” dedi. “–Sen bilirsin.” dedim. “–Anlayamadım. Ben, aile saadetinizi neye borçlusunuz diye sormuştum?”
“–Sen bunu sorduğun için haklısın. Ben de hep; «Sen bilirsin» sözünü kullandığım için haklıyım. Sen bana; «İki kelimeyle izah et.» demedin mi? İki kelimeyle izah ediyorum işte: «Sen bilirsin!»” «Sen bilirsin veya sen haklısın» demek, anlayış göstermektir. Hoş görmektir. Hürmettir, muhabbettir. Haklı olmak mı? Mutlu olmak mı? Hangisi önemli karar vermek lazımdır.
«Hoş gör…»
Antep’imizde birçok hâfızın yetiştiği, yavrularımızın Kur’an tahsili gördükleri kursumuz da bu ismi taşıyor. Hoş görmekte güzel bir edep var. İşin güzel, hoş, faydalı tarafını gör. Bardağın dolu tarafını görmek lâzım diyorlar ya… Şahsına yönelik hâdiselerde mutlaka hoş gör… Asla incinme!.. Fakat müesseseye karşı, vatana, millete, dîne, namusa, aileye karşı olan yanlışı asla hoş görme!
İslam’ın Altıncı Şartı: Haddini bilmek (Ahmet Ziylan) Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz! Rızkı veren Allah. Saadeti verecek olan da Allah!.. Sen Cenab-ı Allah’ın ve Peygamberimiz’in emirlerine kulak ver.
Sünnet olan velimeyi; akrabaya, eşe-dosta ikram edip, dualarla huzur ve saadet içinde dünyaevine girmek gerek. Ahmet Ziylan, Külfetsiz Evlilik-!-2 Yüzakı Dergisi, 20 Ocak 2018.
Yazımızı bir fıkra ile bitirelim:
Daha gideyim mi?
Bir gece vakit ilerleyince Hoca ile hanımı odalarına çekilirler. Biraz sonra hanım seslenip;
“Hoca Efendi, biraz öteye gidiver.” deyince Hoca da cübbesini sırtına, kavuğunu başına aldığı gibi sokağa çıkar.
Epeyce yürüdükten sonra sabaha karşı bir tanıdığı ile karşılaşır. Tanıdığı
“Hocam, hayırdır, sabahın köründe nereye böyle?” deyince Hoca;
“Vallahi komşu ben de bilmiyorum. Yalnız senden bir ricam var, bizim eve git ve hanıma bir sor, bakalım daha ne kadar gitmemi istiyor, daha gideyim mi?” der.