Son sekiz karşılaşmada tek galibiyet alabilen Gaziantep Futbol Kulübü değişik bir kadro ile sahada idi. Furkan ve Dijilobodji yok, Arda ve Tosca var. Karagümrük’te Diağne kulübede, Caner ve Coulker yok.
Öncelikle son iki maçını kaybetmiş ev sahibinden bahsetmek gerek. Seyirci destekleri yok, olanlarında sesi koca statta kayboluyor. Oyuna da hızlı başladılar. Günay’ın iki kurtarışı vardı.
İlk yirmi dakikada duran toplarla yedikleri iki golle geriye düşmeleri etkilemedi takımlarını. Maç boyunca oyunun mutlak hakimi oldular. Onlarda ilk eşitliği stoperleri Banini ile yakaladılar. Gol atmamasına rağmen görünmez kahraman Borini idi. Ceza alanına kadar getirdikleri hücum aksiyonlarını; pas tercihleri nedeniyle daha fazla gole çeviremediler.
İkinci perdenin özellikle son bölümlerinde üç puanı hak eden bir oyun sergilediler. Teknik Direktör Andre Pirlo oyun içindeki taktik ve oyuncu değişiklikleri ile maçı nerdeyse üç puanla bitirecekti. Tabii direkte mani oldu buna. Tek puana mutlu olduklarını sanmıyorum
Erol Bulut deyim yerinde ise macera aramış. Üçlü savunma tercihi ve Dijilobodji gibi defansın bel kemiğini kulübede tutmasını anlamak mümkün değil. Her maç “Ya Günay olmasaydı “ demekten yorulduk.Furkan’ın yokluğuna çare bulmaktan uzak kaldı. Sağal’a bu kadar tahammülü babası göstermez sanırım. Futbolcular pas yapmakta bu karşılaşmada da sınıfta kaldı. Takımda Maxsim’den başka hücum aksiyonlarını başlatan ve devam ettiren ikinci bir maalesef yok.! O da ancak bu kadar taşıyabiliyor takımı.
Skoru koruyamama sendromu da devam etti. Bu kaçıncı karşılaşma puan kaybedilen. Erol Bulut; uzun toplar, rakibin pas hatalarından faydalanma dışında yeni stratejiler üretmek mecburiyetinde. Orta alandaki tahta bacak oyuncuları azaltıp, forveti ceza alanında topla buluşturacak kişilere ihtiyaç var.
Uzun sözün kısası Gaziantep Futbol Kulübünde; aynı ayakkabıdan çok var, kravat ve gömlek yok..!