Çip veya İngilizce Chip silisyum bir altlık üstüne birbirlerine alüminyum ve altın teller vasıtasıyla bağlanmış olan çok miktarda transistörün oturtulması ile meydana getirilen ufak elektronik bir parça olarak tanımlanabilse de çip Türkçe karşılığı olarak yongayı ifade ediyor. Yonga da parçalanan, yontulan, rendelenen bir şeyden çıkan büyükçe parçayı mana olarak karşılıyorken bilgisayar için çok sayıda yer alan küçük anahtardan meydana gelen elektronik devre şeklinde tanımlanabilir. İlk defa olmak üzere elektronik mühendisleri Robert Noyce ve Jack Kilby vasıtasıyla birbirinden farklı laboratuvarlarda ama eş vakitte meydana getirilen çip, koca bilgisayarların gizleyebileceği bilgilerin 10 kat fazlasını saklayabilirken çiplerin bu işlemi yaparken tükettiği enerji de oldukça az. Ayrıca oyunlarda kullanılan paralardan bahsedilirken de çip ifadesi kullanılıyor. Oyun paraları çip paketi olarak ifade ediliyor.
Çip Ne İşe Yarar?
Çip, içerisine konulmuş transistör miktarına göre değişik hedeflere hizmet ediyor. Transistör miktarı arttıkça kullanım bölgesi de karmaşık bir hal alıyor. Mesela, 5.000 transistöre sahip bir çip düşünelim. Bu çip elektronik dijital saatlerde, 100.000 transistöre sahip bir çip ise ufak bilgisayarlar için kullanılıyor. İşletmecilik, eğitim araçları, projelendirme uçaklar, suni organlar, elektronik duyma cihazları, kalp atışlarını düzenlemekle görevli aletler, elektronik araştırma gibi birden çok sahada çip kullanımı vasıtasıyla önemli değişim ve gelişim sağlanıyor. Ayrıca çip teknolojisini ileriye taşımak için çalışan uzmanlar gelecek yıllarda bir çipe çok daha fazla transistörün yerleştirilebileceğini ifade ediyor.
Silikon Çip Nasıl Yapılır?
Amerika Birleşik Devletleri’nin sınırları içinde bulunan Dallas Eyaletinde yer alan MEMC fabrikasında işlemcilerin ana noktasını meydana getiren silikon plakalar üretiliyor. Silikon, sahip olduğu nitelikten ötürü yarı iletken bir olarak isimlendiriliyor. Bu durumun anlamı kullanım durumuna göre ya iletken olmasını sağlıyor veya yalıtkan bir özellik bulunmasına sebep oluyor. Bu özelliğinden dolayı bir mikroişlemcide olması gerekli görülen milyonlarca transistörü harika bir şekilde gösteriyor. Kum, bünyesinin %25 kadar oranında silikonu içeriyor. Silikon oksijenin ardından yerkürenin kabuğunda en fazla bulunan element olarak ifade edilebilir. Kum, bilhassa da kuvars içeriğinde silikon dioksit şeklinde bol miktarda silikonu içerisinde bulunduruyor ve yarı iletken olabildiği için de vazgeçilmesi güç bir malzeme olarak karşımıza çıkıyor. Kum, birbirinden farklı işlemlerden geçiriliyor ve içinde yer alan silikon ayrıştırılıyor. Silikon yeterli saflığa eriştiği vakit elektronik malzeme üretimi için kullanıma hazır duruma gelmiş oluyor.
Elektronik üretimine uyumlu silikon o kadar saf bir halde bulunuyor ki her bir milyar silikon atomu içerisinde bir tane yabancı atom bulunuyor. Saflaştırma bölümü bittikten hemen sonra da eritme bölümüne geçiliyor. Saflaştırılmış, erimiş halde bulunan silikondan bir tane büyük bir kristal meydana getiriliyor. Bu mono-kristal maddeye de külçe adı veriliyor. Ayrıca daha önceden bu aşamalardan geçmiş olan hampori silikon veya pori diye ifade edilen madde özel fırınlar içinde 1420 °C de eritiliyor, argon gazıyla beraber fırındaki hava bütünüyle boşaltılıyor ve meydana gelen erimiş haldeki silikon karıştırılıyor. Bu karışımın içine bir kol indiriliyor ve bu kol yardımıyla erimiş haldeki silikon soğuyorken dakikada 1,5mm yukarıya çekiliyor. Sonuç olarak bu madde hemen hemen 20 cm çapında ve 200 kg ağırlığında tek kristal halde bulunan silikondur. Bu kristal de o kadar güçlü ki tüm ağırlığı 3mm boyutundaki bir ip yardımıyla kaldırmak mümkün. Herhangi bir çatlama olmadan ufak parçalara ayrılması için röntgenlerden geçerek sertliğinin ölçümü yapılıyor.
Tel testere yardımıyla silikon milimetrenin 2/3 oranında oranında dilimleme işlemi yapılıyor ve dilimleme işleminin ardından izleri ortadan kaldırmak amacıyla tesviye işlemi yapılıyor. Yapılan bu tesviye işlemi iki aşamalı bir işlemdir. Fiziksel tesviye tamamlandıktan sonra kimyasal tesviye yapılıyor. Sonuç olarak 0,1 m’ nin milyarda birinden dahi daha az pürüzlü silikon plaklar elde ediliyor. Üretimi yapılan bu minik plakalar üstüne de milyonlarca transistörü koyma becerisi Teksas İnstruments benzeri şirketlerin görevi. 1958 senesinde entegre devrenin buluşunu yapan Jack Kilby yapmış olduğu tasarıma tek bir transistörü sığdırmayı başarabilmişti. Günümüz dünyasındaysa yeni nesil devrelerde 1 milyar transistör mevcut. Üretilen bu çiplerin bir de mali boyutu bulunuyor ve çip fiyatları 20 - 30 lira arasında değişkenlik gösteriyorken 300-400 lira aralığında da çip bulunabiliyor. Bu bütünüyle fiyat-performans aralığında değerlendirilmesi gereken bir husus.
Çip Tedavisi Nedir?
Çip tedavisi naltreksonun bir veya iki dikişi lüzumlu kılan ufak bir kesi aracılığıyla cilt tabanına ( karın bölgesi) koyulan ve yavaş bir şekilde kana karışarak eriyebilen etki alanı da 8-10 hafta kadar süren uzun etkili pellet formuyla yapılmış madde bağımlılığı tedavisi olarak tanımlanabilir. Bir bağımlı tedaviye alındığı zaman, ilk hafta madde vücuttan uzaklaştırılıyor fakat yoksunluk belirtileri de en aza indirgemek amaçlanıyor. Bu bağımlılığı yaşayan kişinin çok fazla sorun yaşamadan vücudunun bu zararlı maddeden kurtarılması daha sonrasında da bu duruma ek olarak başka bir psikiyatrik hastalığı var ise onun tedavisinin yapılması önemli. Daha sonrasında da bağımlılık yaşayan kişiyi bağımlılıktan uzak tutabilecek isteği ve can çekmesini en aza indirgeyebilecek ilaçların kullanılma safhasına adım atılmalı. Bu tedavi yöntemi tedavi ile ilacın uyumunu kolaylaştırıyor ve çip tedavisi aracılığıyla genel isteğin azalması amacına ulaşıyor.
Çip Okuyucu Nedir?
Çip okuyucu çipi anlamlandıran ve çipe işlevini canlandıran bir şey olarak ifade edilebilir. Örneğin RFID, “Radyo Frekansı Tanımlama” amacıyla kullanımı yapılan bir kısaltma olarak ifade ediliyor. RFID elde edilen sayısal verilerin radyo dalgaları vasıtasıyla bir okuyucu öncülüğünde karşılandığı bir teknoloji anlamına geliyor. RFID, bu verilerin, verileri bir bilgi tabanı içinde gizleyen bir cihaz vasıtasıyla tespit edilmesindeki barkodlama sistemine benziyor. Diğer bir taraftan RFID’in barkod varlık takip etme yazılımını kullanan düzeneklere göre birkaç üstünlüğe sahip. Bu noktada hayati bir nokta bulunuyor ve AIDC’nin otomatik tanımlama ve veri yakalama yapan bir teknoloji alanı olduğu söylenebilir. AIDC usulleri, nesneleri kendiliğinden tanımlıyor ve bunlarla alakalı veri topluyor. Toplanan bu verileri direkt hiçbir müdahale olmaksızın bilgisayar sistemlerine giriyor. RFID usulleri, bunu yapabilmek amacıyla radyo dalgalarını kullanıyor.
Sade bir şekle sahip olan RFID sistemleri üç kısımdan oluşuyor. Bu kısımlar akıllı etiket veyahut bir RFID etiketi, bir anten ve bir RFID okuyucu. RFID etiketleri, bilgileri RFID okuyucusuna göndermek amacıyla bir anten ve işe yarayan bir entegre bulunduruyor. Okuyucu bunun akabinde radyo dalgalarını çok daha yararlı bir bilgi şekline dönüştürüyor. Bu etiketlerden bir araya getirilen bu bilgilerin bunun sonrasında bir iletişim ara yüzü vasıtasıyla veri bilgisayarında saklanabilen ve daha sonrasında da bu verilerin analizini yapabilen bir ana bilgisayar sistemine aktarımı yapılıyor.