Metin Akpınar’ın hayatının anlatıldığı, Zeynep Miraç’ın editörlüğünde yazılan “Sahneye Adanmış Bir Ömür: METİN AKPINAR” adlı yeni çıkan kitabı okudum.
Oradan ilgimi çeken bazı notlar aldım.
Daha geniş bilgi kitabı okuyarak, fotoğraflara bakarak elde edilebilir.
O aldığım notları siz kıymetli okuyucularımla paylaşıyorum:
O zamanın marketi Bakkal Mahmut Amca’ydı.
Çay da orada, kahve de orada. Kaşar peyniri de…
Hatta peynirler gaz kokardı çünkü gaz da orada satılırdı.
Sokakta birini çevirseniz, “Bana bir ikili ismi söyle,” deseniz,
çoğunluk hala “Zeki-Metin” diyecektir.
İkisi de biliyorlardı ki Zeki-Metin,
Zeki’den de Metin’den de büyüktü
ve 25 yıl boyunca bu ilkeyi bozmadılar.
(Metin Akpınar diyor ki:) On yılı bulan eğitimcilik hayatında dikkatini en çok çeken konu,
öğrencilerin yetersiz bilgileriydi.
Sanatı,
hayatı,
edebiyatı,
tarihi bilmeden geliyorlardı üniversiteye.
İlk buluşmada (Metin Akpınar) soruyordu,
“Kimsiniz?”
Neden buradasınız?
Ne okursunuz?
Klasikleri okudunuz mu?”
“Beynin ürettiği ve oyuncuya lazım olan her şey evrende var!”
(Metin Akpınar) Mutlu olmayı hep aramışımdır, ama yaşlılıkta çok mutlu olduğum söylenemez…
Hem bedensel olarak hem ruh olarak yaşlılığı hissediyorum.
Geçmişe baktığımda ise istediğim gibi yaşadığım için çok mutsuz sayılmam.
(Sahneye Adanmış Bir Ömür: METİN AKPINAR. Zeynep Miraç, Biyografi-Anlatı, Mundi Kitap, 1. Basım, Mayıs 2022, İstanbul)