2022-2023 eğitim öğretim yıl 12 Eylül 2022’de başladı. Okullar açıldı. Ailelerimize, hepimize, milletimize hayırlı olsun. Tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum. Bu arada ben her zaman öğrencilerden şunu istiyorum. Kapasitelerinizi %100 kullanın.
Ya ne yapılmalı? Her şeyden önce dersi can kulağı ile dinlemek lazım. Sonra ne istiyorsak, ciddi istemek lazım. “men talebe vecedde vecede” sözü kim ciddi isterse Allah o istediğini verir demektir. Ciddi istemek ne demektir? Şartlara riayet etmek, uymak demektir. Ayrıca eğer akan bilgileri bir şadırvana benzetirsek, bir şadırvandan testini, bidonunu doldurmak demektir. Şadırvan şadırvan gezerek testi dolmaz! Başarılı insanların sırrı bitmeden, usanmadan çalışmaktır. Biz ilk emri “Oku” olan bir dinin mensuplarıyız. Bunu fiilimizle tasdik etmek, yani okuyup-yazan ve 5 dakika dahi olsa vaktini değerlendiren insanlar, gençler olmalıyız.
Ben merak ettiğim için burada bir soru sormak istiyorum. Acaba okula gidip-gelirken kaç gencimiz otobüs, dolmuş veya serviste vaktini okuyarak değerlendiriyor? Eminim çoğumuz vaktimizi sağa sola bakarak, cep telefonumuz ile oynayarak, müzik dinleyerek veya arkadaşımızla konuşarak-muhabbet ederek geçiriyoruz.
Benden tavsiye yarından tezi yok artık okula gidip-gelirken yaklaşık 1 saat alan zamanı boş işler, sıkıntılı hülyalar yerine okuyarak değerlendirebilirsek hem biz, hem vatanımız, hem de insanlık çok şey kazanacaktır. Çünkü: “Şimdi oku kabirde okuyamazsın.”
Eğitim konusu gündeme geldiğinde her vesile ile “Eğitim şart” denilmektedir.
Burada en önemli olan bu sözün içini veya altını doldurmaktır. Bunun sözde anlatılması değil özde hayata geçirilmesi önemlidir. Yoksa “Diplomalı cahiller” yetiştirilmiş olur. Bu konuda ciddi gayret gösterilirse inşallah sonuçsuz kalmaz. Eğer konuyu ilkokul temelinde düşünürsek hem öğretmen, hem öğrenci hem de ebeveyn üzerine düşeni yapmalıdır. İş ortaokul ve liseye geldiğinde öğrenci ve öğretmen ağırlıklı olmaktadır. Ebeveynler sadece teşvik ve takipte kalmaktadır. Üniversite hayatında ise öğrenci hem bir birey-fert olduğu, hem de yaşadığı şehirden başka şehre gitmesi gerekebildiği için kendi ayakları üzerinde durabilmelidir. Yani kendi göbeğini kendi kesebilmeli, bütün işlerini kendi yapabilmelidir. İşte bu noktada annesinin beğenmediği çorbasını, kahvaltı ve yemekler için yaptığı ısrarını arar, fakat bulamaz.
Kendimizi daha iyi ifade edebilmek, daha iyi anlamak ve daha iyi anlatmak ve hayatta başarılı olmak için kelime bilgimizi artırmalıyız. İnsan ne kadar çok kelime bilirse o kadar iyi düşünebilir ve meramını daha iyi anlatabilir. Günlük 300 kelime ile konuşuyoruz. Bunu 3000’e hatta 30000’e çıkarabilmeliyiz. Bu arada Allah dinlemek için iki kulak ve konuşmak için bir ağız verdiğinden dinlemeyi hiç ihmal etmemeliyiz. “Dinleyen söyleyenden daha iyi anlar.” sözünün anlamını tefekkür etmeliyiz.
Eğitim ve öğrenmenin önemli bir aşaması o işi şahsın kendisinin yapmasıdır. Ne demek istiyorum? Bisiklet sürmek, yüzmek, keman çalmak, bir hat eserini yazmak, araba kullanmak bizzat işin içine girmekle kazanılabilecek becerilerdir. Kedilerin kasapları seyretmesi gibi kırk yıl seyretseniz de bu becerileri öğrenemezsiniz. Öğrenmeniz için o konu üzerinde ciddi çalışmalı ve eskilerin tabiri ile meleke haline getirilmelidir. Ne iş yapılırsa yapılsın, sanat olduğunda o işi öğrenmek için usta çırak ilişkisi devreye girer. Zaten şu anda medeniyet ve terakki dediğimiz hadise bütün insanlığın birikimidir. Kağıdı Çinliler buldu ise o muhteşem yapıları, camileri, hanlar, hamamları, kervansarayları, imaretleri, köprüleri, kütüphaneleri de bizim ecdadımız yapmıştır.