Maç öncesi stada giden değil adeta akan sarı kırmızı giysili 7'den 77'ye erkeği, bayanı, genci, yaşlısı arenaya gider gibi Galatasaraylı taraftarlar.
Bu ortamda kendimi İtalya 'daki collessiumda hissettim. 45 bin taraftar önünde avını bekleyen gladyatörler ve bu arenadan sağ çıkmaya çalışan bizler. Bazı olayları anlatmak ve yazmak yetmez orada olmak var denir yab;
Aynen öyle gerçekten.
İnanılmaz bir atmosferden etkilenmemek mümkün değil. Aslında maç tam istediğimiz gibi başladı. Sahaya iyi yayıldık. Güney ve Papy defans, Maksim ve Parmak orta alanda ve sürpriz golcü Sagal ile öne geçtik. Rakip 10 kişi kaldı. İşte burada tecrübe, takım kalitesi devreye girer. Hakem bana göre mükemmel maç yönetti. Ne trübünlerden, ne kulübeden agresifliklerine kulak tıkadı.
Biz elimizdeki maçı resmen rakibe ikram ettik. Oysa buraya 10 puanın özgüven ve rahatlığı ile gelmiştik. Buradan alacağımız puan ve puanlar bize yol haritası olarak müthiş moral olacaktı. Ama rakipten sağ bek sose boyayı yazmasam olmaz. Bana göre bir değil, iki değil, üç kişilik oynadı ve bizim puanlarımızı aldı gitti. Gladyatörlere yem olduk. Yazık oldu.