Hoşgörü ve barışın evrensel sembolü olan Mevlana Celaleddin Rumi, 13. yüzyılda yaşamış ve tüm dünyaya mal olmuş bir İslam alimi, düşünür, şair, sufi ve mutasavvıf. Onu ve düşüncelerini herhangi bir kalıba sokmak, sınırlamak veya belli bir kesime atfetmek yanlış olur. Çünkü kendisi 66 yıllık yaşamı boyunca, Müslüman’ından Gayrimüslim’ine herkese dokunabilmiş, kim olursa olsun herkesi kucaklayabilmiş bir isim. Öyle ki eserleri, onlarca dile çevrilmiş, ardında bıraktığı sema geleneği UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmiş ve her yıl yapılan Şeb-i Arus törenleri ile de evrensel bir boyut kazanmış.
Mevlana’nın Doğum Yeri Afganistan’dan Anadolu’ya Gelişi
Asıl adı Muhammed Celaleddin olan Mevlana, Hicri takvime göre 604’de bugünün takvimi ile 30 Eylül 1207’de Afganistan’ın Belh şehrindede doğmuş. “Efendimiz” anlamına gelen Mevlana ve Konya’da yaşayıp burada vefat etmiş olmasına ithafen “Anadolulu” anlamına gelen Rumi isimleri ise ona sonradan yakıştırılan adlar.
Döneminin en büyük ilim insanlarından olan babası Bahaaddin Veled, Mevlana’nın hayatındaki ilk etkili figür ve öğretmeni olmuş. Kendisi Sultanü’l Ulema yani “Alimlerin Sultanı” lakabına sahip olsa da oldukça mütevazı biriymiş.
Zamanında yaşanan yoğun Moğol baskınları ve Bahaaddin Veled’in diğer alimlerle arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, Mevlana ve ailesi 1212’de Belh’ten göç etme kararı almış. Tüm aile Belh’ten yola koyulmuş ve Mekke, Nişabur, Bağdat, Şam gibi şehirlere uğraya uğraya Anadolu’ya varmışlar. Önce Malatya’ya gelen daha sonra da Erzincan ve Karaman’a geçen Sultanü’l Ulema ve ailesi, Karaman’a yerleşme kararı almış. Babası, 18 yaşına gelen Mevlana’yı burada Gevher Banu ile evlendirmiş.
O zamanlar Selçuklu egemenliğinde olan Anadolu toprakları, Konya’dan yönetiliyormuş. Döneminin Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, Bahaaddin Veled’i Konya’ya huzuruna davet etmiş ve kendisini kapıda karşılamış. Hatta daha sonra Bahaaddin Veled adına bir medrese yaptırmış.
Bahaaddin Veled’in 1231’de vefat etmesi ile Mevlana babasının yerine Konya’daki medresede ders vermeye başlamış. İşte Mevlana ismi ona medresede ders verdiği zamanlarda uygun görülmüş. Bir yıl sonra Konya’ya babasını ziyarete gelen fakat ölüm haberini alan, ileride Mevlana’nın yetişmesinde büyük emeği olacak olan İslam alimi ve düşünür Seyyid Burhaneddin’e bağlanmış ve onun öğrencisi olmuş. Seyyid Burhaneddin’in isteği üzerine fıkıh, tefsir ve usul dersleri almak için Halep ve Şam’a giden Mevlana, 7 yılın ardından Konya’ya geri dönerek 40’ar günden 3 kez çile çıkararak burada eğitim vermeye başlamış.
1241’de Mevlana’nın yolu ileride hocası, dostu, sırdaşı, yoldaşı olacak Şems ile kesişmiş. Şems’in ölümüne kadar hiç ayrılmamışlar. Mevlana’nın tasavvufi fikirleri bu dönemde Şems’in etkisi ile şekillenmiş ve oturmuş. Detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.
Mevlana’nın Eşleri ve Çocukları
Mevlana, toplam iki evlilik yapmış. İlk eşi Gevher Hatun’dan, Sultan Veled ve Alaaddin adlı iki oğlu olmuş. Gevher Hatun vefat edince, Kira Hatun ile evlenen Mevlana’nın Emir Muzaafferudun Alim Çelebi ve Melike Hatun adında iki çocuğu daha olmuş. Bugün ise Mevlana Celaleddin Rumi’nin en az 22. kuşağa kadar uzanan torunları bulunuyor ve Çelebi soyadını taşıyorlar.
Mevlana’nın Vefatı ve Mezarı
Kendisi, Hicri Takvim’e göre 672’de, Mevlevilerin Şeb-i Arus yani Düğün Gecesi dediği 17 Aralık 1270’de 66 yaşında vefat etmiş. Cenazesine Gayrimüslimler de dahil binlerce insan katılmış. Hatta Müslümanlar önce onları alandan kovmak istemişler fakat Gayrimüslimler, “bize İsa’yı da, Musa’yı da Mevlana öğretti” diyerek gitmeyi reddetmiş. Güzel insan Mevlana, ardında, büyük eseri Mesnevi dahil çok önemli eserleri ve bugünlere kadar gelecek olan müridlerini bırakmış. Şu anda türbesi, şimdilerde Mevlana Müzesi olan dergahın içinde bulunuyor. Asıl mezarı ise sandukasının altındaki odada yer alıyor.