Sosyal medyanın ölçülü bir kullanımı, sevdiklerimizle iletişim kurma, benzer ilgi alanlarına sahip olduğumuz kişilerle bağlantı kurma veya güncel olayları takip edebilme gibi pek çok imkan sunabiliyor. Ayrıca içinde bulunduğumuz pandemi döneminde gördüğümüz gibi sosyal medya, ilişkilerimizi sürdürebilmemiz ve bağlarımızı koruyabilmemiz için iyi bir araç haline gelebiliyor.
Fakat birçok çalışma, özellikle gençler olmak üzere her yaş grubunda sosyal medyanın zarar verici boyutta kullanılmaya başlandığına dikkat çekiyor; sosyal medya uygulamalarını uzun saatler boyunca kullanan kişilerin sayısının gittikçe arttığını belirtiyor. Bu seviyedeki yoğun sosyal medya kullanımları bizi olası olumsuz etkiler üzerinde düşünmeye teşvik ediyor.
Benlik Saygınıza Zarar Verebilir
Yoğun sosyal medya kullanımının etkileri, kişilerin bu platformları aktif ya da pasif kullanım tercihlerine göre değişebiliyor. Sosyal medyada düzenli olarak fotoğraf veya gönderi paylaşan ya da yorumlar ve beğeniler ile fikirlerini belirten aktif kullanıcıların yoğun kullanımı, diğerlerinin sürekli onayını veya hayranlığını istemeye neden olabilir. Bu durumun etkileri yalnız sosyal medyada değil kişilerin gündelik hayatında da görülebilir. Devamlı bir sosyal beğenilirlik ihtiyacı duymak, kişinin kendi beden imajını ve yaşam tarzını yoğun bir şekilde gözlemlemesine ve yargılamasına yol açabilir. Dahası beklenen onay gelmediğinde kişinin benlik saygısı zarar görebilir ve kendini değersiz hissedebilir. Bu bireyler, yaygın internet kullanımıyla birlikte ortaya çıkan siber zorbalığa; yani dijital kanallar aracılığıyla yapılan saldırı ve alay davranışlarına karşı daha savunmasız kalabilirler.
Yetersizlik Duygularını Tetikleyebilir
Aktif olarak bir şeyler paylaşmak yerine sosyal medyadaki hesapları ve gönderileri takip etme tercihi ise pasif kullanımı ifade eder; fakat yoğun bir kullanım söz konusuysa bu tercih de kişileri en az aktif kullanım kadar olumsuz etkileyebilir. Sosyal medyada paylaşılan pek çok gönderi kullanıcıların rutin hayat problemlerini yansıtmaktan ziyade; en mutlu oldukları ya da filtrelerle öyleymiş gibi gösterdikleri anlarını yansıtabilir. Uzun süreli kullanımlarda, bu kişilerin sporla, kariyerleriyle ya da yaptıkları tatille ilgili paylaşımları karşısında kendinizi yetersiz hissedebilir ya da o kişilerle bir tür rekabet içine girebilirsiniz.
Örneğin; bir yakınınızın akşam yemeği için tercih ettiği restorana gidebilmek için bütçenizi zorlayabilir ya da fit ve çekici bulduğunuz bir kişinin fotoğrafı ile kendi bedeninizi kıyaslayabilir ve yetersiz hissedebilirsiniz. Böylesi süreğen bir sosyal karşılaştırma, her iki durumda da özgüvene ve benlik saygısına zarar verebilir; aşağılık duygusu oluşmasına neden olabilir. Sosyal medyada paylaşılan gönderilerin tamamıyla gerçekliği yansıtmadığını hatırlamak ve başkalarının hayatlarıyla ilgilenmeyi azaltıp her hayatın kendi koşulları içinde değerli olduğunu kabul etmek, bu olumsuz etkilere karşı yardımcı olabilir
Sürekli Olarak Bir Şeyleri Kaçırdığınız Hissine Kapılabilirsiniz
Uzun süreli sosyal medya kullanımının olumsuz etkilerinden biri de kişiler üzerinde, bazı önemli şeyleri kaçırma hissi oluşmasıdır. Bunlar popüler bilgiler, güncel olaylar, sosyal etkileşimler ya da kişinin kendi hakkındaki olumsuz düşünce ve yorumları önleme fırsatı olabilir. Genel olarak iletişimden kopmaya yönelik endişeyi ifade etmektedir. Bu sürekli bilgi talebi zihinsel bir yorgunluğa ve strese yol açabileceği gibi; kişinin gerçek hayatta var olabilecek anksiyete gibi problemlerini de tetikleyebilir.
Doğru Bilgiye Ulaşmayı Geciktirebilir
Günümüzde yoğun sosyal medya kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan; bilginin çarpıtılması veya doğru olmayan bilginin hızla yayılması da önemli problemler arasındadır. Sosyal medya platformlarında, yetkinliği olmayan kişilerin birçok farklı konuda kendi öznel deneyimlerini birer “bilgi” paylaşımı gibi sunduğuna şahit olabiliyoruz. Bu kişiler önerileriyle yanlış yönlendirmelere ve yeni problemler oluşmasına neden olabilir. Buna rağmen onların dikkate alınmasının ölçütü popülarite veya yüksek takipçi rakamları olabiliyor.
Örneğin; bir sosyal medya fenomeninin çocuğuyla ilgili paylaştığı videoları seyreden başka bir anne, çocuğuna doğru bir bakım verebilme kıstasını ünlü olan kişinin davranışlarına göre belirleyebilir. Bunun sonucunda hem çocuğu için sağlıksız bir tercih yapmış hem de videoda izlediği gibi olan koşulları sağlayamadığı için kendini yetersiz hissetmiş olabilir. Fakat söz konusu olan çocuk gelişimi veya sağlıklı beslenme gibi uzmanlık gerektiren ve kişilerin hayatını önemli ölçüde etkileyebilecek konular olduğunda, resmi kurumlar tarafından akredite edilmiş bir eğitim geçmişi ve birikimi olan kişilere güvenmek daha faydalı olabilir.