Ramazan ayı geldi, geçiyor. Ramazan ayının müsait olanların değerlendirdiği sünnet olan itikafın gerçekleştiği, inşallah Kadir Gecesinin olduğu son on günlerindeyiz. Şöyle bir geriye baktığımızda bize bıraktıkları neler oluyor?
Ramazan ayında İslamiyet'in 5 esasından bir olan oruç ibadeti bütün İslam aleminde en parlak ve muhteşem bir şekilde yaşanıyor.
Cenab-ı hakkın yeryüzüne sofra olarak serdiği nimetlerin kıymeti en iyi oruçla anlaşılıyor. Bir bardak su, bir kuru ekmek ne büyük nimetmiş en iyi oruç tutan şahıs anlayabiliyor.
İnsan yaklaşık 15 saat, sahura kalkamadı ise 24 saat süresince elini suya, ekmeğe uzatamıyor ve iftar saatindeki "Buyurunuz" emrini bekliyor. Oruç bize verilen küllü nimetlere karşı bir şükür oluyor. Fakirlerin acınacak acı hallerini bizzat tecrübe ettiği için oruç tutan kişi daha iyi anlıyor. Bir şeyi bizzat tecrübe etmek en iyi anlamayı sağlar. Örnek; çocuğa yüz kere elini sobaya değirme, ateşe elini sokma dersin. Bir kere denerse ateşin yaktığını çok iyi anlar. Ne demişler "Damda düşün halden bilir."
Gündüz yemekten yasaklanması noktasından önemi büyüktür. O nimetleri çar-çur etmeye yetkim yok, O nimetleri veren iktisat ve kanaat etmemizi istiyor. O nimetler maddi ve şükürle devam ediyor. diye insanın nefsi hatırlıyor.
İnsanlar geçim olarak farklı surette yaratılmışlar. Yani fakiri var, zengini var. Oruç sayesinde zengin fakire yardım etmesi gerektiğini daha fazla, daha iyi hisseder. Zenginlerin dağıtım memuru olarak fakirleri gözetmekle görevli olduklarını hatırlatır. Durumu normal olanların dahi bayramından önce vücudun sadakası olan fitreyi fakirlere vermesi gerektiğini söyler.
Nesfin hür olmadığı, Allah'a kul olduğu, hadsiz nimetlerle terbiye olduğu (maddi ve manevi) oruçla daha iyi anlaşılır. Buradan şükre girer. Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin ahlakının islahına, terbiye edilmesine vesiledir. Yani insan vücudunu demirden çelikten, parçalanmaz sağlam maddelerden zannediyor. Halbuki vücudumuz parçalanmaya müsait etten, kanda ve kemikten yapılmıştır.
Gururu bırakıp, yaratanı düşünüp, dünyaya ne için geldiğimizi hatırlayıp, boş hallerden kurtulmamızı hatırlatır.
Ramazan Kur'an ayı olduğu için çok istifade etmelidir. Bilenler Kur'an'ı-o semavi hitabı okurlar. Bilmeyenler mukabelelerde olduğu gibi dinleyerek istifade ederler. akıl, kalp ve ruhlarını Kur'an nuruyla doldururlar.
Ramazan ayında bütün islam alemi bir cami hükmüne geçer. O mescidin köşelerinde hafızlar Kur'an'ı bütün yeryüzündekilere işittiriyorlar. Yani hem internette, hem televizyonlara, radyolarda, bütün camilerde, evlerde semavi hitap işitiliyor, ders alınıyor. Bu şekilde Ramazanın Kur'an ayı olduğu ispat ediliyor.
Ramazanda insan yemeyi ve içmeyi geçici olarak bıraktığı için bir nevi meleklik hali kazanır.
Dünya ahiretin tarlası olduğu için insanlar ziraatını ve ticaretin yapmak için dünyaya gönderilmişlerdir.
Evet, birtek Ramazan, seksen sene bir ömür meyvelerini kazandırabilir. Kadir gecesi ise, Kur’ân'ın hükmü ile bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir kesin delildir. Allah bizlere bu ayda seksen sene ibadet sevabı almayı nasip eylesin. Amin.