İnsanın en merak edilen kısımlarından biri olan beyin için yeni bir çalışma yapıldı. Google ve Harvard Üniversitesindeki araştırmacıların güçlerini birleştirdiği yeni araştırmada insan beyni milimetrik olarak incelendi ve gözler önüne serildi.
Araştırmayı hazırlayan bilim insanları, insan beyninin bir milimetre küpündeki her hücrenin ve bağlantının karmaşık bir haritasını oluşturdu. Haritalanan bölge, düşünme, planlama ve dil gibi üst düzey bilişle ilişkili beyin dokusu bölgesi olan serebral korteksin çeşitli katmanlarını ve hücre tiplerini kapsıyor.
Google’ın yaptığı açıklamaya göre oluşturulan bu beyin haritası bugüne kadarki bu ayrıntı düzeyindeki en büyük beyin haritası ve bilim insanları tarafından çevrim içi olarak ücretsiz olarak sunuluyor. Gerçekten de bir ilki başarmış olan bilim insanları, beyin yapısının daha detaylı olarak anlaşılması adına önemli bir adım attı.
225 MİLYON GÖRÜNTÜ BİRLEŞTİRİLDİ
Haritayı oluşturmak için ekipler, bağışlanan dokuları her biri 30 nanometre kalınlığında 5 bin 300 bölüme ayırdı ve bunları 4 nanometre çözünürlükte taramalı bir elektron mikroskobu ile görüntüledi. Ortaya çıkan 225 milyon görüntü, hesaplamalı olarak hizalandı ve bölgenin 3B dijital temsiline uygun olacak şekilde yeniden birleştirildi.
Makine öğrenimi algoritmaları tek tek hücreleri bölümlere ayırdı ve diğer yapıları sınıflandırdı .Geçen yıl, Google ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nün Janelia Araştırma Kampüsü, benzer şekilde bir meyve sineği beyninin bir bölümünü haritalandırdıklarında basında büyük bir yankı uyandırdı.
O zamanlar henüz en büyüğü olan bu harita, yaklaşık 25 bin nöronu ve 20 milyon sinapsı içeriyordu. Yeni harita, insan beynini hedeflemenin yanı sıra, on binlerce nöron ve 130 milyon sinaps yapısını içeriyor. Bu veriler 1.4 petabayt disk alanı kaplıyor.
Karşılaştırıldığında, NASA'nın Landsat programı tarafından Dünya'nın otuz yılı aşkın uydu görüntüleri 1,3 petabayt depolama gerektiriyor. Yani kıyaslama yapıldığında oluşturulan yeni beyin haritası oldukça büyük bir alanı kaplıyor.
Yine de tüm bunlar insan beyninin milyonda biri kadardır. Yani, her şeyin benzer şekilde ayrıntılı bir haritasının oluşmasına daha yıllar var. Yine de çalışma, alanın ne kadar hızlı hareket ettiğini gösteriyor. Bu ölçekte ve ayrıntılı bir harita, birkaç on yıl önce hayal bile edilemezdi.
İNSANLIĞIN SONUNU GETİRECEK SON DÖNÜŞ
Koronavirüs salgını sebebiyle dünyadaki milyonlarca insan etkilendi. Yine de öte yandan endişelenmemiz gereken pek çok konu var: Nükleer savaş, iklim değişiklikleri ve Dünya’nın çok hızlı bir şekilde dönmeye başlaması!
Dünya’nın normal halinden daha hızlı dönmeye başlaması insanlığın sonunun gelmesi demek oluyor. Öncelikle Dünya'nın şu anda ne kadar hızla hareket ettiğinden bahsedelim. Bu aslında nerede olduğunuza bağlı olarak değişiyor.
Dünya’nın normal halinden daha hızlı dönmeye başlaması insanlığın sonunun gelmesi demek oluyor. Öncelikle Dünya'nın şu anda ne kadar hızla hareket ettiğinden bahsedelim. Bu aslında nerede olduğunuza bağlı olarak değişiyor.
Dünya'nın dönüşünü saatte birkaç km hızlandırabilseydik, ekvator etrafındaki deniz seviyesi, kutuplardan orta kısma doğru ilerler ve birkaç santim yükselirdi. Bir analist olan Witold Fraczek, yaşanacak bu farkın birkaç yıl sürebileceğini söylüyor.
Her şeyden öte daha dikkat çekici olan şey, bazı uydularımızın rotadan çıkmış olması. Jeosenkronize yörüngeye ayarlanmış uydular, gezegenimizin etrafında Dünya'nın dönüşüne uygun bir hızda uçarlar ve böylece her zaman aynı nokta üzerinde konumlanabilirler. Gezegen birkaç km hızlanırsa, uydular artık uygun konumlarında olmayacaklar, yani uydu iletişimi, televizyon yayıncılığı ve askeri ve istihbarat operasyonları en azından geçici olarak kesintiye uğrayacak.
HIZLANIRSA FELAKET OLACAK
Fraczek diyor ki "Bunlar bazı insanların hayatını ve rahatını bozabilir, ancak kimse için felaket olmamalı" ancak işler birkaç kilometre hızla dönmesinin ötesinde olursa, felaket ile sonuçlanma ihtimali de o düzeyde artıyor.
Dünya bir anda çok hızlı dönmeye başlarsa ilk etapta, yerçekimini ve ağırlığı kaybedecek. Dünyanın dönüşünden kaynaklanan merkezkaç kuvveti bizleri sürekli olarak gezegenden atmaya çalışıyor. Şimdilik, yerçekimi daha güçlü olduğu için normal bir şekilde hayatımıza devam edebiliyoruz ancak NASA astronomu Sten Odenwald, Dünya daha hızlı dönerse merkezkaç kuvvetinin artacağını söylüyor ve bu da felaket olarak nitelendirilen sonun gelmiş olduğunu gösteriyor.
Bunun daha iyi anlaşılması adına Kuzey Kutup Dairesi örneği verilir. Örneğin siz KKD iseniz ve kilonuz 60 ise ekvatorda kilonuz 59 olabilir. Bunun nedeni ise ekvator daha hızlı dönerken oluşan ekstra merkezkaç kuvveti, yerçekimi ile savaşır.
Odenwald, sonunda, ekvatorun hızı yaklaşık 30 kilometre/saat çıkarsa, merkezkaç kuvvetinin yeterince büyük olacağını ve aslında ağırlığınızın tamemen ortadan kaybolacağını söylüyor. Elbette hala hayattaysanız!
DÜNYANIN HIZI ARTTIKÇA GÜNLER KISALIRDI
Dünya ne kadar hızlı dönerse günlerimiz o kadar kısalırdı. Birkaç km hız artışıyla, gün sadece bir buçuk dakika kısalırdı ve bu insanlar üzerinde çok da büyük bir etki yaratmazdı ancak Dönüş hızı artmaya devam ederse insanlar başta olmak üzere canlıların tamamı için bu sonun başlangıcı olurdu.
Hızı arttıkça mevsimler de değişeceği için dünyanın su dağılımı da değişirdi. Bu sebeple nemlilik oranı artan dünyada tıpkı İngiltere’nin başkenti Londra gibi sürekli yağmur yağardı.
Saydıklarımız yalnızca Dünya aniden hızlanırsa olur. Odenwald, “Milyonlarca yıl içinde kademeli olarak hızlanırsa, bununla başa çıkmak için uyum sağlarız” diyor.
DAHA GÜÇLÜ KASIRGALAR
Dünya'nın dönüşü yavaş olsaydı, atmosferi de beraberinde taşırdı ve günlük rüzgarlarda ve hava düzenlerinde mutlaka büyük bir fark görmezdik. Odenwald, "Sıcaklık farkı rüzgarların ana itici gücü olmaya devam edecek" diyor. Ancak aşırı hava koşulları daha yıkıcı olabilir, hızlanan dünyada "Kasırgalar daha hızlı dönecek ve içlerinde daha fazla enerji olacak" diyor.
Dünya hiç dönmüyor olsaydı, kuzey kutbundan gelen rüzgarlar düz bir çizgide ekvatora doğru esecekti ve bunun tersi de geçerliydi. Ama döndüğümüz için rüzgarların yolu doğuya doğru sapıyor. Rüzgarların bu eğriliğine Coriolis etkisi deniyor ve bir kasırganın dönüşünü sağlayan da tam olarak bu. Ve eğer Dünya daha hızlı dönerse, rüzgarlar doğuya doğru sapar.
Fraczek, ekvatordaki hızı iki katına çıkararak Dünya'nın 1.700 km/s daha hızlı dönmesini sağlarsak, "bu kesinlikle bir felaket olur" diyor. Merkezkaç kuvveti, yüzlerce metre suyu Dünya'nın orta kısmına doğru çekecektir. "Kilimanjaro gibi en yüksek dağlar veya And Dağları'nın en yüksek zirveleri dışında, ekvator bölgesindeki her şeyin suyla kaplı olacak." Bu ekstra su, merkezkaç kuvvetinin daha düşük olduğu kutup bölgelerinden çekilecek ve bu nedenle Arktik Okyanusu çok daha sığ olacaktır.
Son olarak, saatte yaklaşık 30 bin kilometre hızla ekvatordaki merkezkaç kuvveti yerçekimi kuvvetiyle eşleşecekti. Fraczek, bundan sonra "ters yağmur yaşayabiliriz" diye tahminde bulunuyor. "Su damlacıkları atmosferde yükselmeye başlayabilir." Bu noktada, Dünya şimdi olduğundan 17 kat daha hızlı dönüyor olacaktı ve muhtemelen ekvator bölgesinde bu fenomene hayret edecek çok fazla insan kalmayacaktı.
Dünya çok daha hızlı dönmeye başlarsa depremlerin şiddeti çok daha fazla artacak. Eğer üstte saydıklarımız gibi sebeplerle karşılaştığı halde hayatta kalanlar olursa ‘bu yeni depremler’ ile tamamen hayattan silinirdi.Odenwald, “Dünya'nın bu kadar dramatik bir şekilde dönmesinin akla yatkın bir yolu yok” diyor. "Daha hızlı dönmesi için, tam olarak gök taşı gibi bir nesne tarafından vurulması gerekirdi ve bu da kabuğu sıvılaştırır, böylece biz zaten ölürdük." Açıklamasını yapıyor. Dünya’nın dönüşünün hızlanması en azından yakın zamanda olması pek olası değildir ve dönmeye başlarsa muhtemelen bunun için endişelenmek için çok geç olmuş olacak.