Medıcal Park Gaziantep Hastanesi Girişimsel Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Giray, girişimsel nöroloji hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Vücuttaki atardamarlarda ve aort damarlarında oluşan çıkıntı ve baloncuklara Anevrizma adı verildiğini belirten Prof. Dr. Giray, beyin anevrizmasının beyindeki kan damarlarında çıkıntı ya da balonlaşma olduğuna dikkat çekerek, "Normal bir atardamar (arter) duvarı üç katmandan oluşur. Anevrizma ise arter duvarının kaslı tabakasının yokluğundan dolayı sadece iki tabakadan oluşur ve bu nedenle anevrizmanın duvar yapısı ince ve zayıftır. Anevrizmanın kaynaklandığı damar duvarının zayıf olması ve anevrizmanın kendisi beyin kanamasında risk oluşturmaktadır. Beyin atardamarlarından kaynaklanan bir anevrizmanın kanaması ise beyin kanamasına sebep olur. Bu tür bir kanama felç, koma ve ölüme neden olmaktadır. Beyin anevrizması, genellikle beynin ön ve yan kısmında yer alan atardamarlarda daha sık görülür. Vücudun herhangi bir yerinde bulunan atardamardan anevrizmalar da gelişebilmektedir. Bu sebeple anevrizma görülen bireylerde ilk saatler çok önemlidir. Bu süre içerisinde felç gibi durumlara maruz kalmamak için acil olarak bir sağlık kuruluşuna gidilmesi hayat kurtarıcıdır.’’ dedi.
Girişimsel Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Giray anevrizma belirtilerinin ise genellikle, baş ağrısı, görme bozuklukları (görme kaybı, çift görme vb.), bulantı ve kusma, göz kapağında ani düşüklük oluşması ve bayılma olduğunu kaydetti. Bu belirtilerin bir ya da birkaçı görüldüğünde en yakın hastaneye başvurulması ve gerekli tetkikler yaptırılmasının hayati derecede önemli olduğunun altını çizdi.
Beyin anevrizmaları hakkında bilgi veren Girişimsel Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Giray, "Beyin anevrizmaları sigara, hipertansiyon ve aile öyküsü (genetik) dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle ilişkilidir. İlerleyen yaş, aşırı alkol tüketimi, ateroskleroz (atardamarın duvarında yağlı maddelerin, kolesterol, hücresel atık ürünler, kalsiyum birikmesi), kafaya travma (yaralanma) gibi diğer nedenlerle de meydana gelebilir. Beyin anevrizmaları genellikle yırtılmaları neticesinde beyin kanamasıyla veya bilgisayarlı tomografi (BT taraması), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya başka nedenlerden dolayı yapılan anjiyografi gibi tanısal muayeneler sırasında tesadüfen saptanır. Anevrizmalar için iki tür tedavi yapılabilir. Tedavi şekli hastanın yaşına, anevrizmasına eşlik eden diğer faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Uygulanan ilk yöntem Nöroşirurji tarafından açık kraniyotomi (cerrahi klipsleme) ile kafatası kemiğinin bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması ardından anevrizmanın kaynaklandığı atardamar tespit edilerek, anevrizma kesesinin içine kan akışını önlemek için anevrizmanın boynuna metal bir klips yerleştirilir. Klipsleme tamamlandığında, anevrizmaya kan doluşu durur ve anevrizma kapanır. Sonrasında çıkarılan kafatası kemiği tekrar yerine yerleştirilerek tedavi noktalanır. Diğer tedavi şekli olan endovasküler tedavi ise ( Kapalı yöntem endovasküler bölümü) sağ veya sol kasık atardamarından iğne ile girilerek, kateter denilen ince borucuklarla beynin içerisindeki atardamarlara ulaşılır. Bu kateterler içerisinden ‘koil’ denilen metal sarmallar ilerletilerek anevrizma tamamen doldurulur. Anevrizmanın kaynaklandığı damar yapısı ve anevrizmanın şekline bağlı olarak tedavi farklı tekniklerle de yapılabilir. Bu anevrizmanın önüne bariyer amaçlı özel stentlerin yerleştirilmesiyle olabileceği gibi balon veya yine stent desteği ile anevrizma doldurularak kapatılabilir. Tüm bu kapalı ameliyat teknikleri genel anestezi altında genellikle kasık atardamarındaki küçük bir giriş yerinden uygulanabilir’’ ifadelerini kullandı.
Beyin damarlarındaki darlıklara da dikkat çeken Prof. Dr. Giray, beyindeki (kafa içindeki) damar darlıklarının cerrahi olarak açılmasının mümkün olmadığını belirtti. Burada yapılabilecek tek cerrahi tedavi boyun damarından beynin uç dallarına yapılabilecek by-pass ameliyatı olduğuna vurgu yaptı. Ancak günümüzde bu tedavinin çok sınırlı endikasyonları bulunduğunu sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Giray, "Beyindeki darlık oranı önemli derecede bulunan medikal tedavinin (kan sulandırıcı ilaç tedavisi) yetersiz kaldığı hastalarda tercih edilen tedavi yöntemi endovasküler tedavidir. Endovasküler tedavinin boyun damarlarındaki darlıklardan farkları, işlemin genel anestezi altında yapılması ve tüm darlıklarda darlık bölgesine önce uygun çapta bir balon ile genişletme işlemi uygulanması ve ardından stent yerleştirilmesidir. Beyin damarlarına yapılacak her tür girişimsel tedavi yöntemi gibi bu işlem de nöroendovasküler eğitimi ile ciddi tecrübeyi gerektirmektedir. Bu tür tedaviler de Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde başarılı bir şekilde yapılmaktadır’’ diye konuştu.