Maske takma zorunluluğunun hukuki incelemesinden önce önemle belirtmek gerekir ki, bu salgın hastalık ile mücadelede maske takma zorunluluğu da dahil tüm tedbirlere uyulması, hem kişisel sağlık hem de kamu yararı gereği son derece önemlidir ve vatandaşların da, bu tedbirlere uymakta üzerlerine düşen özeni göstermeleri aklen ve vicdanen gereklidir.
Ancak kamu yararı ve hukuka uygunluk her zaman aynı şey değildir ve bu konunun hukuki boyutunu bir hukukçu ve avukat olarak ele aldığımızda, en başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 13. madde uyarınca, temel hak ve özgürlüklere getirilecek kısıtlamaların, ancak sayılı sebeplerle ve kanunlar ile düzenlenebileceğini görürüz. Bu maddeden yola çıkarak, valilik, kaymakamlık, ya da bakanlık gibi idarelerce maske kullanımına ilişkin bir zorunluluk getirilemeyeceği, temel hak ve özgürlükleri kısıtlar nitelikteki böyle bir zorunluluğun ancak kanunlar ile ya da kanunlar ile idareye yetki verilmesi durumunda, yalnızca yetki verilen idare tarafından getirilebileceği anlaşılmaktadır.
Oysa ki, maske takma zorunluluğunu ihlal edenler aleyhine düzenlenen idari yaptırım kararlarına kanuni dayanak teşkil ettiği iddia edilen, 1593 sayılı Umumi Hıfzı Sıhha Kanununun 282.maddesi, yalnızca bu kanun kapsamında getirilen yasaklara aykırı hareket edilmesi durumunda uygulanacak yaptırımlara ilişkin olup, yine aynı kanunun 72. maddesinde, salgın ve bulaşıcı hastalıklardan birinin görülmesi veya şüphelenilmesi halinde uygulanabilecek tedbirler, açıkça ve sınırlı sayıda sayılmakta ve maske kullanımına yer verilmemektedir.
Bunun haricinde de yine idari yaptırımlara ilişkin kanuni düzenlemeler olar, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda ya da başkaca herhangi bir yasal mevzuatta, maske kullanma zorunluluğuna ilişkin bir kanuni düzenlemeye ya da böyle bir düzenleme yapması için idareye verilmiş herhangi bir yetkiye rastlanılmamaktadır.
İdari makamlara verilmiş böyle bir kanuni yetki yokken, idarenin buna ilişkin düzenlemeler yapması, idare hukukunun en temel ilkesi olan “idarenin kanuniliği” ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. En başa dönecek olursak, her ne kadar bu idari işlemin amacı, kamu yararı olduğu için meşru olsa da; bir idari işlemin hukuka uygunluğunun belirlenmesi için amacının meşruluğu yetmemekte, yetki, şekil-usul, sebep ve konu unsurlarına da bakılması gerekmektedir. Dolayısıyla yetki unsuru eksik maske kullanma zorunluluğunun ihlaline ilişkin idari yaptırım kararları, hukuka aykırılık teşkil edilmekte ve tebliğden itibaren 15 gün içerisinde başvurulması durumunda, Sulh Ceza Hakimliklerince iptalleri söz konusu olmaktadır.