Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi, AK Parti Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, Strazburg'ta düzenlenen Avrupa Konseyi 2019 yılı olağan oturumunda " Medya Özgürlüğü ve Demokratik Seçimler" başlıklı rapor üzerine görüşlerini dile getirdi.
AKPM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Ali Şahin;
Medya özgürlüğü demokrasinin temel araçlarından biridir. Başka bir deyişle, medya özgürlüğü demek ifade özgürlüğü de demektir. Ancak internet ile birlikte medyanın tanımı ve merkez üssü değişti. Sosyal medya araçları olarak tanımladığımız Twitter, YouTube, Facebook ve Instagram gibi çeşitli platformlar gazete, dergi ve televizyon gibi profesyonel medya araçlarından daha fazla önem kazanmıştır. Eğer demokrasi, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğüne inanıyor isek medya özgürlüğünün sorgulanamayacağını aklımızda tutmamız gerekiyor.
Ancak, medya özgürlüğü konusu son yıllarda suç ve terör örgütleri tarafından bilinçli bir şekilde istismar edildi ve bir koruma kalkanı olarak kullanılmaya başlandı. Medya özgürlüğü suç ve terör örgütleri, bölücü ve aşırı uçlar için bir güvenli bir istismar alanı olamaz. Medya özgürlüğü adı altında ülkelerin birlik ve bütünlüğü tehdit edilemez.
AKPM Genel Kurul konuşmasında özellikle sosyal medyanın demokrasi karşıtı kötü niyetli kişilerce istismar edildiğini dile getiren Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü;
Basın özgürlüğü adı altında bir gazeteci adam öldüremez, terörü destekleyemez, devlet sırlarını ifşa edemez, bir gazeteci demokrasi karşıtı askeri bir darbenin bir parçası olamaz, darbe yapamaz. Bir gazeteci bu tür suçlar işliyorsa, gazeteci olamaz, onu bir gazeteci olarak göremeyiz. Türkiye'de tek bir gazeteci dahi medya yada ifade özgürlüğü suçlamasıyla hapse atılmamıştır.
Terör propogandası ve seçilmiş hükümetleri itibarsızlaştırma mecrası haline dönüştürülerek özellikle sosyal medya demokrasi karşıtı, aşırı uçlar ve sinsi terör örgütleri tarafından istismar edilmektedir. Dünya genelinde bugün karşı karşıya olduğumuz endişe verici tehditlerden biri de şüphe, güvensizlik ve kafa karışıklığı ortamı yaratmaya çalışarak dijital ve sosyal medya aracılığıyla seçimlere müdahale edilmesidir.
Medya özgürlüğünü korumak ve güçlendirmek, yabancı güçlerce sosyal medya ve kitle iletişim araçları üzerinden bir başka ülkedeki seçimlerin manupüle edilmesinin önüne geçmek hepimizin sorumluluğundadır. Sosyal medya başta olmak üzere tüm medya araçlarının terör örgütleri, ayrılıkçılar, aşırılık yanlıları ve yıkıcı nefret söylemleri tarafından istirmar edilmesinin önüne geçmek için mekanizmalar geliştirmek zorundayız.