Kapınıza gelen kimseyi geri çevirmeyin

Gaziantep’te Besni’den 1960 yıllarında gelen Mehmet Erdemoğlu, tek başına küçük bir ilçeden gelip büyük bir şehirde ne iş yapacağını bir türlü karar veremedi. Kendisi bir tanıdığının yanına giderek kilim tezgahında bir süre kilim işlemeye başladı. Daha sonraki yıllarda da kendi kilim tezgahını kurdu. Yavaş yavaş iş hayatına doğru emin adımlarla yürümeye başladı. Dokumada da iyi bir usta olduğu için çıkardığı her kilimde çok değerliydi. Bu nedenle Mehmet Erdemoğlu hızlı bir şekilde ticaret hayatına yürümeye başladı. 1970 yılında genellikle İstanbul bölgesinde küçük çaplı kilim satışlarında da ismi yukarılara doğru duyulmaya başladı. Her geçen gün büyüyen ve kilimdende hızlı bir şekilde 1983 yılında halıya döndü. Halıda da parça halıyla piyasaya adı hükmedildi. Bu arada merhum Mehmet Erdemoğlu’nun 3 oğlu bir kızı vardı. Bunlardan en büyüğü Ali Erdemoğlu olurken, İbrahim Erdemoğlu ve Mahmut Erdemoğlu ile Gülsüm Erdemoğlu (Erman)’da kendisinin yaptığı işle ilgili emin adımlarla öğrenmeye çalıştılar. Ali Erdemoğlu ve İbrahim Erdemoğlu iki kardeş babasının kurduğu 1970 yılındaki dokumadan 1973 yılında parça halıya geçmesinden dolayı Erdemoğlu şirketini bir anda Merinos’a çevirdiler. İşleri oğullarına teslim eden Mehmet Erdemoğlu’nun özel prensipleri vardı. Bu prensipleri oğullarına da söylemişti. Bunların başında en önemli deyimi “Kapınıza gelen hiç kimseyi kesinlikle geri çevirmeyin. Bir de İşçinin alın teri kurumadan mutlaka parasını verin” demişti. Bundan dolayı da oğulları Ali ve İbrahim Erdemoğlu bu temel prensipleri en iyi şekilde uygulamaya başlamışlardı. Şu an Türkiye’nin en büyük şirketi olan Erdemoğlu Holding olarak babalarından aldığı bayrağı en iyi şekilde götürmeye çalışan iki kardeş bir çok okul, işçilerine ev, cami ve hayırseverlikleriyle de insanların gönüllerine taht kurmuşlardı.
İLGİNÇ YARDIM METODLARI VAR
Zaman zaman ben sayın Ali Erdemoğlu’nun ziyaretine giderim. İlginç şeyler anlatır. Onları bir yanıma not ederim. Biliyorsunuz ki son günlerde Türkiye’de 2 aydan bu yana koronavirüs salgını var. Bir de dünyayı ekleyince salgın artık her yerde olduğunu da söylememize gerek yok. Sayın Erdemoğlu bana “Levent şimdi paramız çok. Ancak Türkiye’de bu salgın olsaydı bizler bu hastalıktan korktuğumuz için uçağımıza bineriz, yurt dışına gideriz. Orada da hastalık bitinceye kadar bekler, sonrada geliriz. Ama şimdi bu hastalık dünyanın her yerinde olunca, hepimiz de aynı geminin içindeyiz diye bir söylemde bulundu. O zaman Allah-u Teala demekki bütün insanları isterse bir gemiye koyuyor. O nedenle hiç bir insanın birbirinden ayrımı yoktur. Bize de Allah çalışıp, üretip para kazanmamızı emretmiş. Para bir ateştir. Her adam üzerinde oturamaz. Bu ateşte yanmamak için bizde bu nedenle bu paranın zekatını vermek zorundayız. Veren el oldukça, Allah’ta bize veriyor. Bizde vermeye devam ediyoruz. Ondan dolayı koronavirüs döneminde bir çok yerden mektupla bana talepler geliyor dedi. Bu taleplerde bulunanlar farklı insanlardır. Bende bunlara gücüm yettiğince destek çıkıp yardım ediyorum. Üstelik benim Gaziantep’in bilmediğim sokak, adresi yoktur. Ellerimle gider yardımlarımı yaparım. Yani yaptığım yardımıda kimsenin bilmesini istemem. Ayrıca, Ramazan ayı nedeniyle bir çok yardımlar yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz.”
ERDEMOĞLU AİLESİ ÇALIŞMAYI ÇOK SEVİYOR
Covid-19 salgınından dolayı sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlatmış olduğu “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasına 3 Milyon TL, 120 bini Adıyaman, 80 bini ise Besni ilçesi olmak üzere 200 bin maske, Bunun yanı sıra Gaziantep ve Besni ilçelerinde tüpçü, fırın, bakkal, buna yönelik bir çok borçları kapattı. Tahmin ettiğim kadarıyla 3 bin aileye de ramazan paketleri verdiler. Biz buradan diyoruz ki sayın Erdemoğlu ailesine, “Dar günlerin” yardımsever insanları diyoruz. Hep böyle yardım yapmayı kendilerine Allah nasip etsin. Aileye de buradan teşekkürü bir borç biliyorum.