Gaziantep ve Enerji sevdalısı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan

Gaziantep’in ender yetiştirdiği bürokratlardan biri olan ve Ankara’da herkesin mutlaka uğradığı ve kapısının 24 saat açık olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, “Benim iki sevdam vardır. Bir sevdam Gaziantep, diğeri de enerji.” dedi.

Devlet hizmetine memur olarak başlayıp bürokrasinin en tepe noktasına geldi Abdullah Tancan. Ancak çizgisini hiç değiştirmedi. Onun için ‘Enerji’ ve ‘Gaziantep’ deyince akan sular duruyor.

Devlet hizmetine memur olarak başlayıp bürokrasinin en tepe noktasına geldi Abdullah Tancan. Ancak çizgisini hiç değiştirmedi. Onun için ‘Enerji’ ve ‘Gaziantep’ deyince akan sular duruyor. Aslını kaybetmeyen, enerji profesyoneli ve yenilikçi bir insan olan Tancan, ‘Enerji’ çalışmalarına artık Bakan Yardımcısı olarak devam ediyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in oluruyla Bakan Yardımcılığına atanan Abdullah Tancan, ‘Enerji’ çalışmalarındaki son durumu anlatarak elektrik talebinin bir önceki yıla göre en fazla artış gösterdiği ilin Gaziantep olduğunu söyledi.

Gaziantep’in sevilen bürokratlarından biriydi. Artık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı. Bakan Fatih Dönmez’in oluruyla Bakan Yardımcılığına atanan Tancan ‘Enerji’ çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Gaziantep’te çeşitli il müdürlüklerinde yaptığı hizmetleriyle takdir toplayan ve Elektirik- Elektronik Mühendisi olan Abdullah Tancan 1988 yılından itibaren Şahinbey Telefon Müdür Yardımcısı, Şehitkamil Telefon Müdürü, 1997 yılı itibariyle TEDAŞ Gaziantep Müessese Müdürlüğü’nde Planlama Etüt ve Proje, Müşteriler, Müessese Müdürlüğü ve Yönetim Komitesi Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2004 yılından itibaren Ankara Başkent Elektirik Dağıtım A.Ş.’de Genel Müdür Yardımcısı, TEDAŞ’da Genel Müdür Yardımcısı ve Türkiye Elektrik Dağıtım Şebekeleri Rehabilitasyon Projesi Uygulama Birim Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 2010 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na kurul üyesi olarak atandı. 6 yıl bu görevi başarılı bir şekilde yürüten Abdullah Tancan, 2016 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na Müsteşar Yardımcısı olarak atandı. Bu görevinden de 24 Haziran’da yapılacak milletvekilliği genel seçiminde aday olabilmek için istifa eden Tancan artık Gaziantep’in Bakan yardımcısı olarak görev alıyor.

DOĞALGAZIN
PAYI YÜZDE 28


Birincil enerji kaynakları ve
arzında ülkemizin durumu ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Ülkemizde kullanılan birincil enerji kaynakları büyük oranda doğal gaz, kömür, petrol ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Ülkemizin birincil enerji arzının yüzde 24’ü yerli kaynaklardan karşılanıyor. Dışa bağımlılık oranı da yüzde 76’dır. Türkiye’nin toplam ithalatının içinde enerji ithalatı da önemli bir yer tutuyor. Birincil enerji arzı içinde doğal gazın payı yüzde 28, kömürün payı yüzde 27, petrolün payı yüzde 31, yenilenebilir enerjinin payı ise yüzde 12 civarında. Bu enerjinin; yüzde 25’i sanayide, yüzde 24’ü konut ve hizmetlerde, yüzde 23’ü çevrim sektöründe, yüzde 20’si ulaştırmada, yüzde 3’ü tarım ve hayvancılık sektöründe, yüzde 5’i de enerji dışı alanlarda kullanılıyor. O yüzden birincil enerjide dışa bağımlılığımız yüksek. Dışa bağımlılığın azaltılması için de önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Dr. Berat Albayrak tarafından 2017 yılı Nisan ayı içerisinde Milli Enerji ve Maden Politikası stratejisi açıklandı.

40 MİLYARLIK
YATIRIM SAĞLANACAK


Bu stratejinin temel yapı
taşları nelerdir?

Hem toplam ithalatın ve cari açığın hem de enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına katkı sağlayacak. Milli Enerji ve Maden Politikası ile ülkemizin yerli ve milli kaynaklarına öncelik veren yeni süreç 2017 yılı Nisan ayında başladı. Milli Enerji ve Maden Politikasının temel yapı taşları arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa olarak belirlendi. “Enerji Arz Güvenliği” bağlamında bakıldığında; birincil enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ve sahip olduğumuz kaynakların rasyonel şekilde kullanılması sürekli ve düşük maliyetli enerji arzının kilit bileşenleri olarak ortaya çıkmakta olup, ülke ekonomisi açısından büyük önem taşımakta. İçinde bulunduğumuz 2016-2020 yıllarını kapsayan uygulama döneminde; (2016 yılı fiyatlarıyla) 12 milyar lirası elektrik iletim altyapısında, 18 milyar lirası elektrik dağıtım altyapısında olmak üzere toplamda 40 milyar lira yatırım yapılması sağlanacak.

‘YERLİLEŞTİRME’
ÖNCELİKLİ


Yerlileştirmeden çok sık
bahsediliyor. Bunun katkısı
ne olacak?


Yerlileştirme ile enerji ve doğal kaynaklarda ülkemizin kendi kendine yeterliği sağlanacak ve yerli teknolojinin önü açılacak. Ar-Ge çalışmalarının, katma değeri yüksek alanlara yönelmesi, endüstrileşmesi ve ticarileşmesi ön planda tutularak yenilenebilir ve nükleer enerji alanlarında eğitim, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri desteklenecek, teknoloji transferini mümkün kılacak düzenlemeler hayata geçirilecek. ‘Öngörülebilir Piyasalar’ sayesinde girişimcilerin yatırımlarını daha kolay ve hızlı yapabileceği bir ortam sağlanacak, yatırımların önündeki sorunlar giderilecek, enerji ve madencilik sektöründe gelişimin önü açılacak.

EN YAŞLI KAYNAK
TÜRÜ TAŞ KÖMÜRÜ


Elektrikteki kurulu gücümüz ile
ilgili olarak bilgi verebilir misiniz?


Elektrik üretimine yönelik olarak toplam kurulu gücümüz 87.000 MW civarında. Bu kurulu gücümüzün; yüzde 12’sini yerli kömür, yüzde 10’unu ithal kömür, yüzde 31’ini doğal gaz ve yüzde 1’ini diğer olmak üzere yüzde 54’ü termik santrallerden oluşuyor. Diğer elektrik üretim santrallerimizin ise; yüzde 32’si hidroelektrik, yüzde 7’si rüzgâr, yüzde 6’sı güneş ve yüzde 1’i de joetermal santrallerinden oluşuyor. Ancak son on yıllık dönemde gerçekleşen elektrik üretim tesisi yatırımlarının yüzde 53’ü yenilenebilir enerji kaynaklı. Bu durum yenilenebilir enerji uygulamalarımızın olumlu sonuçlarının en güzel göstergelerinden biri. 15 yıl önce neredeyse elektrik üretiminde hiç kullanılmayan rüzgâr, güneş ve jeotermal enerjisinin elektrik üretiminde kullanımının arttırılmasına yönelik önemli adımlar atıldı. Ülkemizde santrallerin yaşları incelendiğinde ağırlıklı ortalama santral yaşı 14,3 olarak hesaplandı. Kaynak türlerine göre en yaşlı portföy 33 yaş ile taş kömürü ve 23 yaş ile linyit santrallerinden oluşuyor. Kömür santrallerini yaklaşık 20 yaş ortalama ile barajlı hidrolik santraller takip ediyor. Elektrik talebini karşılama noktasında önemli bir paya sahip santral gruplarından olan doğal gaz santrallerinin yaşı ise yaklaşık 13 olarak hesaplandı.

DAHA FAZLA YERLİ
YENİLENEBİLİR ENERJİ

Elektrik enerjisi üretimi
açısından ne durumdayız?


Yıllık elektrik enerjisinin son 15 yıllık tüketim artışı ortalama yüzde 5,4 seviyelerinde gerçekleşti. 2002 yılında 132,6 milyar kWh olan elektrik tüketimimiz iki katın üzerine çıkarak 2017 yılında 295 milyar kWh olarak gerçekleşti. Ayrıca son 15 yılda elektrik enerjisi üretim artışı ortalama yıllık yüzde 5,6 seviyelerinde gerçekleşti. 2002 yılında 129,4 milyar kWh olan elektrik üretimimiz yüzde 128’lik bir artışla 2017 yılında 295,5 milyar kWh’e ulaştı. Belirtilmesi gerekli olan önemli bir husus da şudur ki uygulanmakta olan özelleştirme ve serbest piyasa politikaları neticesinde üretilmekte olan bu elektrik enerjinin yüzde 83’ü özel şirketler tarafından üretiliyor. Daha da önemlisi elektrik üretiminde “Daha fazla yerli ve daha fazla yenilenebilir enerji” politikasıyla son yıllarda yerli kaynaklarımızdan ürettiğimiz elektrik enerjisi miktarı yüzde 50’nin üzerine çıkmış olup önümüzdeki yıllarda bu oranın daha da yükseltilmesi en büyük hedeflerimiz arasında.

ARTTIĞI İL GAZİANTEP

Elektrik talebinin artışında
Gaziantep’in durumu nedir?


Bir önceki yıl ile kıyaslandığında elektrik talebi 74 ilde artış gösterdi. Ancak 7 ilde azalma gerçekleşti. Talebin bir önceki yıla göre en fazla artış gösterdiği il ise Gaziantep oldu.

İlimiz elektrik talebinin en fazla artış gösterdiği il olduğuna göre bu talebi karşılamaya yönelik olarak gerek iletim seviyesinde gerekse dağıtım seviyesinde ne tür yatırımlar yapılıyor? İlimizdeki üretim tesislerinin kurulu gücü nedir?

İlimizde bulunan 29 elektrik üretim tesisinin toplam kurulu gücü 516 MW’tır. Bunların büyük çoğunluğu OSB’de bulunan doğalgaz santralleri, Karkamış HES ve Kartaldağı RES ile Biyokütle santralleridir. Toplam 84 MW olmak üzere 103 adet de lisanssız GES bulunuyor. 2017 yılı içerisinde yaklaşık 200 milyon liralık iletim yatırımı gerçekleşti. İlimizin güney bölgesindeki yeni yapılaşma alanına kaynak sağlamak amacıyla Gaziantep-6 Trafo Merkezi tamamlanarak devreye alındı. Şehir merkezinde artacak yük taleplerinin karşılanması amacıyla GIS trafo merkezi yatırım programında yer alıyor. Uygun yer temini neticesinde yapımı ihale edilecek.

İSTİHDAMA
ÖNEM VERİYORUZ


2017 yılı içerisinde önemli adımlardan birisi de Yenilenebilir Abdullah Tancan: Enerji Kaynak Alanları (YEKA) projeleri oldu. YEKA’lar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Haklısınız. Enerji politikalarımızda attığımız önemli adımlardan biri de yerlileştirme ve teknoloji transferi oldu. Bu kapsamda, muhteviyatında yerli üretim, yerli istihdam ve Ar-Ge zorunluluğu bulunan “Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları” (YEKA) modelini hayata geçirdik. Bu yeni model sayesinde; Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklı üretim tesisleri, yerli katkı oranı yüksek ve ileri teknoloji içeren aksam ve tesis bileşenleri ile kurulmuş olacak. Teknoloji transferine imkân sağlanacak ve ülkemizde yenilenebilir enerji konularında Ar-Ge faaliyetleri geliştirilecek. YEKA’lar ile birlikte yenilenebilir enerjiden daha düşük fiyatlar ile elektrik temin edilecek. Yerli Üretim Karşılığı Tahsis modeli kapsamında kurulacak fabrikalar sayesinde ciddi anlamda yerli istihdam ve kalifiye insan kaynağı sağlanacak.

YÜZDE 80 YERLİ
İSTİHDAM
ZORUNLULUĞU GELDİ


YEKA modeli kapsamında ikinci
çalışma olarak ne yaptınız?


İkinci ihaleyi rüzgâr enerjisine yönelik gerçekleştirdik. YEKA Rüzgâr Enerji Santrali (YEKA RES) kapsamında yatırım değeri 1 milyar doların üzerinde oldu ve toplam 1.000 MW kurulu güce sahip olacak. Bu proje sayesinde her yıl asgari 3 milyar kWh elektrik üretim kapasitesine sahip olacak ve 1,1 milyon evin ihtiyacı karşılanabilecek. YEKA GES’te olduğu gibi bu projede de önem verdiğimiz husus yerli üretim ve Ar-Ge çalışmaları. İhaleyi alan konsorsiyum her yıl en az 5 milyon dolar harcama koşulu ile 10 yıl boyunca Ar-Ge çalışması yürütecek. YEKA modeli ile devreye alınan projelerin önemli bir getirisi ise temiz enerji üretim oranını artırmaları. Sadece YEKA RES projesi sayesinde yıllık 1,5 milyon ton CO2 emisyon azaltımı sağlanacak. YEKA GES’te olduğu gibi YEKA RES’te de elektrik enerjisi alım fiyatında rekor seviyede düşük bir rakama ulaştı. İhale sonunda dünya rekoru kırılarak kWh başına 3,48 dolar cent fiyat belirlendi. YEKA projelerinde elektrik enerjisi üretim tesisinin kurulum ve işletilmesi ile fabrikanın işletilmesinde en az yüzde 90 oranında ve Ar-Ge faaliyetlerinde ise en az yüzde 80 oranında yerli istihdam zorunluluğu getirilmiştir. Bu sayede yetişmiş ve kalifiye insan kaynağının oluşturulması hedefleniyor.

TÜRKİYE DÜNYA
ORTALAMASININ
ÜZERİNDE


Elektrik üretiminin kaynaklara göre dağılımında dünyada durum nasıl?
Abdullah Tancan: Küresel olarak ihtiyaç duyulan elektriğin yüzde 67’si fosil yakıtlardan üretiliyor. Sadece yüzde 22 civarında elektrik üretimi yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor. Bu açıdan bakıldığında yüzde 32,3 olan yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı ile ülkemiz dünya ortalamasının üstünde yer alıyor. Dünyada bugün elektrik üretiminin yüzde 11’i nükleer enerjiden sağlanıyor. Ayrıca yarısı Fransa, ABD ve Japonya’da olmak üzere dünyada 446 nükleer santral (reaktör) işletmede, 61 tanesi ise inşa halinde. İşletmede olan nükleer güç santrallerinin toplam kurulu gücü 392.521 MW’a ulaştı. Fransa elektrik üretiminin yüzde 72,7’ini, ABD yüzde 19,4’ünü, Almanya ise yüzde 13,1’ini nükleer enerjiden karşılıyor. Artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması için nükleer enerjinin enerji arz kaynaklarımız arasına dâhil edilmesi elzemdir. Ayrıca sıfır emisyon yayan nükleer enerjinin iklim değişikliği hedeflerine ulaşmadaki katkısı önemli.

DOĞALGAZ İÇİN
ALTYAPILAR TESİS
EDİLECEK


Doğalgazda durumumuz nedir?


Ülkemizde doğal gazın kullanılmaya başlandığı 1987 yılında 500 milyon m3 olan yıllık doğal gaz tüketimimiz bugün yaklaşık 50 milyar m3’e ulaşmış ve 2002 yılında 4.510 km olan doğal gaz iletim ve dağıtım hattı uzunluğu ise 132.600 km seviyesine çıkarılmıştır. Doğal gaz iletim hattı, bugün itibarıyla 78 şehrimize ve 347 ilçemize ulaştırıldı. Artvin, Hakkâri ve Şırnak illerimize ilişkin doğal gaz dağıtım ihaleleri tamamlanmış olup, 2018 yılı sonuna kadar 81 ilimizin tamamına doğal gaz arzı sağlanacak. 2019 yılı sonuna kadar ilave 222 ilçe ve beldeye daha doğal gaz arzı sağlanması için çalışmalar sürdürülüyor. Organize Sanayi Bölgelerinin tümüne doğal gaz arzı sağlanması ile ilgili çalışmalar da devam edecek. Bu amaçla boru hattının ulaşmadığı yerlere LNG ve CNG formunda doğalgaz sağlanabilmesi için gerekli altyapılar tesis edilecek. Doğal gaz talebinin karşılanabilmesi amacıyla ilk aşamada yıllık 6 milyar m3 gazın ülkemize, 10 milyar m3 gazın Avrupa’ya taşınmasına yönelik olarak geliştirilen ve yüzde 30 ortak olduğumuz yıllık 32 milyar m3 kapasiteye sahip TANAP projesinde 2018 yılında ülkemize, 2020 yılında ise Avrupa’ya gaz arzı sağlanması hedefleniyor. Ayrıca Türk Akım Doğal Gaz Boru Hattı Projesi; Rusya Federasyonu’ndan başlayarak Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki alım terminaline ve devamında ülkemiz üzerinden komşu devletler sınırına kadar uzanan her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşacak.

SIKINTI YAŞANMAMASI
TEMİN EDİLECEK

Bu çalışmaların vatandaşa
yansıyan faydası ne olacak?


Ülkemizde bir ilk olarak doğal gaz piyasasının gelişmesine ve arz güvenliğine büyük katkı sağlayacak Yüzer LNG Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) projelerinden ilki İzmir Aliağa’da devreye alındı. Bu sayede Türkiye yeni bir doğal gaz arz kaynağına ve arz noktasına sahip oldu. Ayrıca Hatay/Dörtyol’da 20 milyon m3 günlük gazlaştırma kapasiteli FSRU 2017 yılı sonu itibarıyla faaliyete geçti. Devam eden çalışmalarla birlikte doğal gaz depolama kapasitesi 10 milyar m3’ün üzerine çıkarılarak Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesi yıllık tüketimimizin yüzde 20’si seviyelerine ulaşacak. Bu noktadan hareketle Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Projesi’nde ilk gaz dolumu ocak ayında yapılarak gaz depolama işlemine başlandı ve projenin I. Fazı 2017 yılı kışı için gaz vermeye hazır hale getirildi. Bir diğer doğal gaz depolama tesisimiz olan Silivri Doğal Gaz Deposunun Faz II Projesi 2016 Yılında tamamlanarak tesisin depolama kapasitesi 2,8 milyar m3’e, geri üretim kapasitesi ise 25 milyon Sm3/güne ulaştı. Bu çalışmalar sayesinde vatandaşlarımızın ve sanayicilerimizin doğal gaza erişimini kolaylaştırırken bir taraftan da tüketimin yüksek olduğu dönemde herhangi bir sıkıntı yaşanmaması temin edilecek.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri