Yapılan açıklamada Işıl Kulaksızşu cümlelere yer verdi;Türk kadını hem tarihimiz boyunca hem de özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin en zor günleri olan kuruluş yıllarında; Türk milletinin ayağa kalkması için benzersiz bir mücadele vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez’ sözleri, Türk kadının gösterdiği özverinin dünya çapında örnek teşkil ettiğini işaret etmektedir. Birbiri ardına gelen bu savaş dönemleri boyunca eşlerini, kardeşlerini, evlatlarının ve nice sevdiklerini cephelere gönderen ve yine gerektiği anda, yavrusunu sırtına bağlayıp kağnıyla cepheye taşımak için günlerce yol kat eden annelerimizden bize miras kalan dirayet ve cesaret, Türk kadınının hayatının her alanında başarabileceklerinin bir teminatıdır.
Ne acıdır ki 21. Yüzyılın neredeyse bir çeyreğini geride bıraktığımız bu günlerde ülkemizde kadınlar erkek egemen sosyal bir yapıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Kadınlarımız hukuk nezdinde eşit haklara sahip olmalarına rağmen bugün hala temelinde eğitimsizlik yatan pek çok haksızlığın mağduriyetini yaşıyorlar. Türk kültürünün temel taşlarından olan saygı ve hoşgörünün yerini alan şiddet olayları gün geçtikçe etki alanını genişleterek her yaş ve sosyoekonomik gruptan kadınlarımızın kişilik haklarına ve bedenlerine yönelik; tecavüzden cinayete kadar geniş bir aralıkta artarak devam etmektedir. Akla, vicdana, insani değerlere sığmayan bu duruma karşı durmak, kadınıyla erkeğiyle toplumun her bir ferdinin sorumluluğudur.
Günümüz gerçekliğinde eğitime erişim sağlayamadığı için ekonomik özgürlüğe sahip olamayan kadınlar kadar işsizlikle baş etmeye çalışan eğitimli kadınlara da rastlamaktayız. Birde tüm bu anlatılanların dışında kalan ‘şanslı’ olarak addedilen; ancak haksız rekabetle, ayrımcılıkla ve mobbing ile baş etmeye çalışan nitelikli eğitim alma imkanına erişmiş ve iş bulmayı başarmış çalışan kadınlarımız var. Elbette ki bu durum yalnızca ülkemizdeki kadınların değil dünyanın hemen her ülkesinde yaşayan birçok kadının her gün karşı karşıya kaldığı haksızlıktır. Bu süreci daha sağlıklı yürütebilen ülkeler olduğu gibi kadınların temel insan hak ve hürriyetlerine erişimleri açısından bir arpa boyu kadar dahi yol alamamış ülkelerde mevcuttur.
Bu noktada bizlere düşen görev, ilk olarak kadın-erkek eşitliği konusunda hukuki düzenlemelerin sağlamlaştırılması ve en etkili biçimde uygulanmasına kadar tüm alanlarda hızlı iyileştirmelere gidilmesinin sağlanması için ne yapabileceğimizi tespit etmek ve vakit kaybetmeden bu dönüşümün bir parçası olmaktır.
Kadınların etkin varlık gösterebilecekleri, kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri bir düzende; daha iyi ailelerden daha iyi çalışma ortamlarından, daha iyi bir adalet sisteminden daha verimli bir ekonomiden savaşlarla sonlanmayan sorunsuz diplomatik ilişkilerden ve daha nicelerinden bahsetmek bir hayal olmaktan çıkacaktır. Bu nedenle kız çocuklarımızın yetiştirilmesine önem ve kadınlarımıza iş imkanı yaratılmasına öncelik verilmesi şarttır. Daha güzel ve yaşanabilir bir gelecek sağlayabilmek için bugün alınacak önlemlerden bir diğeri de kadınlarımız tarafından yetiştirilen ve yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza ilişkindir. Unutulmamalıdır ki yarının kadınlarına şiddet yerine saygı gösterecek erkekler bugünün kadınlarının oğullarından başkası değildir