Biz söylüyoruz, biz dinliyoruz… Gaziantep neden vurdum duymaz bu kadar!

Biliyorsunuz ki, bugünde ramazan bayramının ikinci günü. Ben mübarek ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Ama ne var ki, buruk kutluyorum. Gaziantep şuan İstanbul’dan sonra ikinci, Ankara ve İzmir’i korona virüste sollayan şehir olarak ne yazıkki önde gidiyor. Bu da bizi çok üzüyor. Üstelik bu şehir, sanayide, ihracatta ve bir çok sektörde en başarılı şehirlerden birisidir. Ortak akıl, bu şehirde çok iyi çalışıyordu. Şimdi korona virüsün başladığı kornolojiye baktığımızda yani tarihine baktığımız zaman 10 Mart’ta Gaziantep ve Türkiye’de başlayan korona virüs belası, bu ayda gerçektende çok iyi seyretti. Vaka ve ölüm oranları da Türkiye’nin 81 ilinden bile en gerisindeydi. Mart ayını kim ne derse desin iyi geçirdik. Geldik Nisan ayına… Bu ayda da gerçekten düşüş, hep gösterdi. Üstelik, iyileşmelerde çiftli rakamlar, vakada da yavaş yavaş tekli rakamları gördük. Ne olduysa Mayıs’ın 15’inden sonra adeta şehirde “Vaka sayılarının” birden 40’lı rakamlara çıkması, son 5 günden bu yanada 50’li rakamları geçmesi Gaziantep’in korona virüsteki tablosunu net olarak ortaya koyuyor. Hele son 5 günden bu yana yoğun bakım hasta sayısı 25-30’larda seyretti. Sonra ilginç bir olay daha oldu. Vefat sayısı ilk önce birlerde, sonra ikiler ve en sonunda üçlerle buluştu. Bu Gaziantep için gerçektende korona virüste hiçbir şeyin iyi gitmediğinin işaretiydi. Gelelim Gaziantep Valisi Davut Gül, elinden gelen herseye yapıyor. Sürekli uyarılarla vatandaşı bilgilendiriyor. Örneğin, ceza yazımında yine Türkiye’de yazılan tüm cezaların yarısı Gaziantep’te yazılıyor. Köylere giriş-çıkışları yasaklıyor. Maskesiz gezmeyin. Üstelik birçok caddeyi de maskesiz gezilmemesi için yasaklar getiriyor. Bunun yanı sıra mesafe kurallarına uymayanlara yine cezalar yazılıyor. Yani tek kelime Vali Gül, ne yapılması gerekiyorsa, yapıyor. Ancak; anlayamadığımız Gaziantep neden bu kadar duyarsız onu da çözemiyorum. Çünkü Gaziantep böyle şeylerde, çok dikkat eden bir yapısı vardır. Anladığım kadarıyla göçün getirdiği bir sıkıntı var. Benim yaptığım araştırmalarda genellikle kırsal kesimlerde ne sokağa çıkma yasağı dinleniyor, ne çağrılara kulak veriliyor, nede cezalardan korkuyorlar. Ya bizim Gaziantep’in kırsal kesimlerinde insanların ekonomik durumları çok iyi, bizim haberimiz yok. Yada eski geldikleri yerlerin adetlerinden vazgeçmiyorlar. Ben burdan söylüyorum; bu gidiş iyiye gidiş değil. Bu gidişle Gaziantep’te ne yasaklar biter, ne sorunlar biter. Aklımızı başımıza toplamalıyız. Elimizi kolumuzu sallayarak, kasaba, fırına, bakkala, markete ve buna benzer yerlere gidemezsiniz. Giderseniz, işte olanları hep birlikte görüyoruz. Birde son olarak bişey söylüyorum. Gaziantep’te test sayılarındaki grafikler bir yükseliyor, bir düşüyor. Bu işten kurtulmamızın tek yolu, tüm bilim kurulunun sorumluları, “Test ne kadar çok yapılırsa, korona virüsten o kadar kolay kurtuluruz” diyorlar. Diyorlar ama neden test sayısında sıkıntı yaşıyoruz, onu anlamıyorum. Burda Sayın Sağlık Müdürü Serdar Sarıfakı, ekibi ve çalışmaları Mart ve Nisan’da olduğu gibi daha iyi performansı Mayıs ayında göstermelerine rağmen, vatandaşın rehaveti ve vurdum duymazlığından dolayı bunlar başımıza geliyor. Ne olur Gaziantepliler, son kez söylüyorum, Vali Gül’ü dinleyin… Kurallara uyun… Bu korona illetinden hep birlikte kurtulalım… Yoksa bu gidişle Gaziantep, ne seyahat yasağından ne sokağa çıkma yasağından, nede köye gitme yasağından bence kurtulamaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri